12 Eylül 2024 Perşembe

Şükran Yiğit Burası Radyo Şarampol İncelemem

Şükran Yiğit günümüzün önemli kalemlerinden. İstanbul'da doğmuş, Ankara'da büyümüştür. Bu iki şehirden kitaplarında birçok kez bahsetmiştir. Yazı yazmayla ilgili değil, anlatmayı sevmeyle ilgili bir derdinin olduğundan bizlere bahsetmiştir.

Burası Radyo Şarampol kitabı hem Atilla İlhan Roman Ödülü sahibidir, hem de Altın Koza Edebiyat Ödülü Senaryo dalında finalistidir. Yani belki de yakın zamanda bu kitabın filmini izleyebiliriz.

Burası Radyo Şarampol kitabı sizi birçok kitapta olduğu gibi farklı dünyalara götürüyor. İnsanların en çok özlem duyduğu o özel günlere, çocukluk, gençlik dönemlerine sizleri yolculuğa çıkarıyor. Kitabımız şarkı eşliğinde sanki ilerliyor. İşte burası radyo şarampol.

Kitabımızın anlatıcısı Filiz. Anakahramanı aynı zamanda kitabın. Chris, Arkadyus, Mine Abla çok iyi kitap karakterleri idi. Mine Abla ile olan diyaloglar özellikle tatmin etti. Samimi bir kitap ve samimi bir ortam diyebilirim. Kitap Antalya'da geçiyor, Şarampol de buradaki mahallenin adı. Daha sonra hikaye Berlin, Kreuzberg’e uzanıyor. Anakarakterimiz her yerin sesini kasete dolduruyor. Orijinal bir fikir bence.

Belirttiğim gibi samimi bir ortam ve hikaye. Duygu yoğunluğu olan ve yer yer ağlatabilecek sahneler de vardı. Uzun betimlemeler, dönem anlatımı, alıntılar bence gayet iyiydi ve başarılı idi. Edebi yönden tarzını sevdim Şükran Yiğit'in.

Popüler uygulamalardan Spotify'de kitabın çalma listesi bile var.

Hayatla ilgili sorguları, memleket sevgisi vurgusu, mucizelere olan inancımızı arttırıcı yaklaşımı ile özel bir kitap oldu diyebilirim.

Filiz hayatın can acıtıcılığına oyunlarla, müziklerle daha çok ilgilenerek baş edebilen bir kızımız. Hayatın bu açısına bence de bu güzel bir merhem. Ben de kitaplarla ve müzikle ilgilenerek baş etmeye çalışıyorum mesela. Bir meşakkat bulmak şart.

Kitaptaki en iyi soru şuydu: "Kitap mı hayattan, hayat mı kitaptan kopya çekiyor?" Çok düşündüm. Cevabını bulamadım. Tavuk, yumurta meselesi gibi oldu. Bu yazıya başlık olarak en iyi bu soru olur diye düşündüm.

Gorki'nin o eşsiz eseri ile ilgili de çok hoş bir sahne var kitapta. Seveceksiniz. Ayrıca dönemsel bir kitap olarak bakmakta da fayda var. 80 darbesi öncesi ve sonrası kitapta mevcut. İyi de bence çizilmiş. Ayrıca şiddet uygulayan öğretmen, iyi niyetli idealist öğrenmenler de yine bize ilkokul sıralarını iyi hatırlattı. Yine gurbete giden vatandaşlarımızın da neler çektiğini o dönemde görmemiz açısından önemli bir eserdi. Portakal ağacı sahnesi unutulmazdı örneğin.

Keşke bu kitabı ben yazsaydım diyeceğinizi düşünüyorum. Şükran Yiğit'in kapsayıcı anlatımı, karakter çizimleri, dönem bilgisi, geçişleri çok tatmin edici. Kıskanılmayacak gibi değil. İlk kısım daha akıcı geldi ama ikinci kısım yer yer sıktı. Mine Ablayı unutmayacağım. Filiz'in aşkını da sanıyorum ki öyle. Unutulmaz bir kitap olmasa da önemli karakter barındıran, önemli bir dönemi anlatan ve önemli sahneleri olan bir kitap olarak hatırlayacağım.

"Hayat başımıza gelen bir şey değildi, biz onun peşinden gidiyorduk."

Kitaba puanım 8.

1 yorum: