Ana içeriğe atla

Sezgin Kaymaz - Düz Dünyacılar İncelemem

Sezgin Kaymaz, hayvanlar ve hayvan hakları teması gözümüzün önüne geldiğinde en önde gelen ülkemizdeki isimlerden birisidir. Kediler ve köpekler ile birlikte yaşadığı bilinmektedir. Bu kitapta da yine hayvanların gözünde bir dünya yorumunu çok başarılı bir şekilde görüyoruz.

Edebiyata Sezgin Kaymaz, roman kategorisi ile giriş yapmış ve günümüze kadar bu türden çok başarılı eserler vererek gelmiştir. Fantastik unsurları da kullandığı, yazım şekli olarak da rahat bir dil kullandığını da dile getirmekte bence fayda var. Hayaletler, konuşan köpekler, dirilen insanlar, melekler onun kitaplarında çok sık karşımıza çıkar.

Benim en sevdiğim ama başkalarını rahatsız edebilecek konuya geleyim şimdi; argo, küfür, yerel ağızlar konusuna. Ben okurken bu kitapta örneğin yerel ağzı çok sempatik olan ve ağzı bir o kadar da bozuk olan köpek Timuçin vardı, çok güldüm, gerçek hayatta olduğu ölçüde, karşımıza benzerlerinin çıktığı şekilde idi konuşması ama biliyorsunuz genel olarak edebiyatta küfür olmaz, argo olmaz düşünce yapısı da vardır, bu nedenle bu kitapta çok küfür ve argo var diye beğenmeyen ve eleştiren de fazlası ile çok olacaktır.

Yine diğer bir konu; Sezgin Kaymaz kitaptaki karakterlerin kişisel konuşma şekillerini de kitapta yansıtmayı seviyor. Bu doğallık ve gerçekçilik kazandırıyor. Örneğin; peltek ya da kekeme bir karakter gibi.


Bir diğer sevdiğim anlatımdaki özellik ise şu oldu; çok ciddi bir konu anlatıyorken bile bizi güldürmeyi ve güldürürken de düşündürmeyi başarabiliyor. İşte edebiyatın sihirli dünyası da bu. Bir hayvanı taşlıyorlar ve sinirin doğal olarak okur olarak bozuluyor, geriliyorsun. Arkasından da bir anda cümle söylüyor ve o gergin hava bir anda son buluyor ve gülmeye başlıyorsun. Özellikle yerel ağız ile bunu kusursuz yapıyor ve saygı duyulması gereken bir konu bu. Sezgin Kaymaz edebiyatının farkı diyebiliriz.

Yine kitaplarında doğa ve mekana da çok özen gösteriyor. İyi bir Ankara sevdalısı olduğunu biliyorum. Ankara sevdalıları benim için farklı ve özeldir. Özellikle Demetevler çocuğu olarak küçüklüğümün geçtiği yerleri satırlarında her gördüğümde hoşuma gitti. Kendisini bu anlamda da kendime bir tık yakın da hatta buldum.

Kendine has üslubu olan yazarları seviyorum ve Emre Melemez seslendirmesi ile birlikte düşünülmesinin çok daha kalıcılığını arttırıcı olacağını da varsayıyorum. Çünkü belli ki Emre Bey de Sezgin Kaymaz hayranı ve burada bu yazar şunu şöyle söylettiriyordur diye kendi yorumunu da karakter seslendirmelerine eklemiş ve başarıyı fazlası ile yakalamış.

Şimdi gelelim kitabın konusuna; toplam 4 farklı bölüm var ama bence baş karakter bir sokak köpeği olan Nejat Abi. Olaylar onun etrafında şekilleniyor. Aşık olduğu Betül adında, bir de arkadaşı olan Timuçin adında köpek ile birlikte bu 3 köpeğin maceralarının içine dalıyoruz.

Diğer karakterler arafta kalan bir merhum, bir düz dünyacı melek, bir de apartman sakinleri.

Nejat, delikanlı bir köpek. Yukarıda da belirttiğim gibi Betül'e aşık. Nejat, Kötü bir geçmişi olan ve çiftleşmekten haz etmeyen bir köpek. Betül de tam bir köpek Polyanna. Sokağa ev köpeği iken bırakılmış, ama herkese inanan, içinde kötülüğün hiç olmadığı güzel köpeğimiz. Timuçin de Nejat gelene kadar bölgenin en havalı ve güçlü köpeği. Bu 3 köpeğin insanlara rağmen nasıl yaşamaya çalıştığını, hayvanların da bu düzenin aynı insanlar gibi temel parçası olduğunu ve en önemlisi asıl hayvanların(bunu insanlar kullanmayı çok sever, o nedenle kullandım) kim olduğunu bu kısa hikayeyi okuyunca daha iyi anlayacaksınız.


Düz Dünyacılık kavramını burada uzun uzun anlatmayacağım ama bir meleğin alem için koyduğu tabir diyebiliriz. Bunu birçok bölümde uzun uzun anlatmış Sezgin Hoca ve bazı yerlerde toplumsal mesajlar da var ki bence hepsinde haklı. Sokak Hayvanları ile ilgili özellikle bu kitaptan sonra vicdanlarda uyanma yaşayacak bir çok insanın olacağını da düşünüyorum.

Biliyorsunuz birçok insan kendisini dünyanın efendisi olarak görüyor. Böcekler, ağaçlar, akarsular, kuşlar, köpekler. Hepsi onun için varlar gibi yorumlayan, lafa gelince en incesi, hassası, ama uygulamada her yıl binlerce canı katleden tek şey olan insanoğlu. Hayvan cinayetlerinin, çevre katliamlarının bu kadar arttığı bu dönemde bu kitaba bayılacaksınız. İşte bu tip olaylara bir de o canların yani hayvanların gözünden bakmamıza olanak sağlıyor Sezgin Hoca. Konuşacak çok şey var.

Bu kitap unutulanların, görülmeyenlerin, arda bırakılan öteki diye adlandırılanların kitabı bence. Yani hayvanların. Eşitlikten bahseden bizlerin en çok bu gibi kitapları okuyunca içi sızlıyorsa tam bir eşitlik belki söz konusu olacaktır. Çünkü eşitlik hem cinslerin içinde değil, her canlı için gerekli. Bunu da yine uyandırması açısından da yine bu kitap tatmin edici ve aydınlatıcı idi. Bu bir köpek hikayesi idi belki evet ama bence tüm insanları ilgilendirecek mesajlar olması hasebiyle bakılması gereken bir hikaye idi. Ders çıkarmamız gereken o kadar çok şey var ki. Belki tam da buradan başlayabiliriz.

Kitabın sonundan da bahsetmesem olmazdı. Sürpriz sonlu kitaplardan. Yine tatmin edici bir son. Diğer kitaplarını okumak için ayrıca sabırsızlanıyorum. Kün, Uzunharmanlar'da Bir Davetsiz Misafir listeye alındı bile.

Kitaba puanım 9.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ali Bektaş ve Gün Yüzü kitabı incelemem

Ali Bektaş, bence edebiyat dünyasının gerçek bir neferi. Kendisi ile bilen iyi bilir ki güzel bir dostluğumuz ve bidünyakitap çatısı altında da ortak bir çalışma alanımız var. İncelemeyi şunu belirtmeliyim ki; ne yazar, ne de kitap bazında objektif düşünce dışında yazmayacağım, bunu incelemeyi okuyan okur dostlarımın bilmesini her şeyden evvel rica ederim. Kitap yazmanın değil, basmanın bile zor olduğu bir dönemde yayınevi açarak bence büyük bir cesaret önderi olarak da ben Ali Bektaş'ı hep yorumlamışımdır. Kitap dünyasına girenler aslında nahif olması gereken bu dünyada çok fazla torpil vs döndüğünü de bence iyi bilir. Benim istediğim oranda kitabın basılır, benim organize edeceğim sadece etkinliklere katılabilirsin, benim istediğim sene dolmadan başka yayınevine geçemessin, ikinci baskı problemleri, editöryel, kapak tasarımı ile ilgili problemler, baskıda kalitesizlikler, ilgisiz yayınevleri vs vs. Saymakla bitmez. Bu dünyanın kitap grubu kurduktan sonra bende çok merkezine oturm...

Ahmet Ümit - Yırtıcı Kuşlar Zamanı İncelemem

Ahmet Ümit'i artık herkes çok iyi tanıyor, o nedenle uzun uzun onu anlatmayacağım. Polisiye denilince bence açık ara ülke edebiyatımızın yetiştirdiği en önemli isim. Bu kitapta da bu kalitesini yine tatmin edici ölçüde ortaya koymuş. Daha önce Ahmet Ümit'in 2 kitabını okumuştum. Bunlar Kayıp Tanrılar Ülkesi ve Patasana kitapları idi. Bu iki kitabı daha çok sevdim. Bu kesin. Hatta kendimce doğal olarak Ahmet Ümit polisiyesi birbirine çok benzeyen iki kitap olduğu için yani tarihi ögelerin olduğu bir kurgu olduğundan dolayı bu şekilde hep sanırım yazıyor diye bende bir düşünce oluşmuştu. O iki kitapta ana kahramanlar Başkomiser Nevzat değildi. Nevzat, sonradan kitabın bir noktasında ortaya çıkan bir karakterdi. Ama bu kitapta kitap baştan sonra Nevzat'ın zihninin etrafında dönerek ve onun ben diliyle anlatmalarıyla şekillenerek ilerliyor. Benim okuduğum kitaplardan farkı sanırım bu ve tarihi ögeler idi. Ahmet Ümit'in mitoloji sevgisini ve merakını onu tanıyan ve kitapları...

Gülten Dayıoğlu - Yüzler ve Sözler kitabı incelemem

İlkokul 4.sınıftayım. Yani yaklaşık 11 yaşındayım. Sınıf öğretmenimiz Mukedder hocam sınıfa geliyor ve çocuklar sizi birazdan değerli bir yazarla tanıştıracağım diyor. Bu değerli yazar o zamanlarda bile 66 yaşında. Tabii hayatımda hiç yazar görmemiş biriyim o dönem için ve şu andaki gibi herkesin yazar olduğu bir dönemde zaten değil. Ciddi bir saygı ve merak söz konusu. Gidiyorum ve konferans salonunda sıraya giriyorum. Midos Kartalının Gözleri isimli romanı satın alıyorum, imzalatıyorum ve sonradan öğreniyorum ki bu büyük yazar çocuk kitapları yazması ile ünlüymüş. Hemen imzasını alıp eve gidip anneme bu yazarın kitabını aldığımı anlatıyorum. O kitabı yanlış hatırlamıyorsam o dönem hemen okumadım. İlk okuduğum kitap nedense benim belleğimde hep annemin de hayran olduğu Ayşe Kulin ve Adı Aylin kitabı olarak kalmış. Kendisi ile 2001 yılında çok büyük bir yazar iken tanışmıştım ve şimdi aradan dile kolay 23 sene geçmiş ve kitap okuma grubuma getirme fırsatı yakaladım. Dile kolay 91 kitap...