Ana içeriğe atla

Sadık Hidayet - Kör Baykuş İncelemem

Sadık Hidayet'i tipik bir İran edebiyatı yazarı olarak adlandırmak bence yanlış olur. Doğduğu yer çünkü sadece İran. Altyapısını etkileyecek en önemli mevzulardan olan eğitimini yurtdışında almıştır, mezarı da yine zaten şu an Yılmaz Güney'e de komşu olacak şekilde Paris'tedir. Yine Buda incelemeleri, araştırmaları ve Farsçaya Buda ile ilgili metinler çevirmesi de tipik bir İranlı olmadığının diğer göstergeleri.

Özellikle Batı edebiyatından etkilendiği bilinmektedir. Guy de Maupassant, Çehov, Rilke, E.A. Poe ve Kafka yazarlardan sadece bazılarıdır. Özellikle Fransız edebiyatı ile de ayrıca ilgilenmiştir.

İran hükümetini cesurca eleştirmesi onun sonraki hayatını ciddi bir şekilde etkilemiştir. Monarşi ve ruhban sınıfı eleştirileri hükümet ile arasını açmasına vesile olmuştur. Kör Baykuş kitabındaki körlük kavramı aslında sağır, kör ve dilsiz olan İran halkına bir mesajdır. Özellikle Avrupa ve kendi ülkesinde kitapları sansürlenmektedir, bunun en büyük nedeni de siyasal İslamcıları rahatsız ediyor olmasıdır. Hacı Ağa ve Kör Baykuş kitapları bu tasfiyeden en çok etkilenen iki kitaptır.

Sadık Hidayet gazı açarak intihar etmiştir. Kör Baykuş kitabını okuyanlar onun kafasındaki yoğun depresif durumu zaten görür. Yine aynı şekilde kitapta alkol ve uyuşturucu da vardır. Bu da yine Sadık Hidayet'in afyon bağımlılığını yansıtmaktadır. Kitabı okurken kendi kendime demek ki Sadık Hidayet de yalnızlığından kurtulmak için, uyuşmak, uyku halinde olmak, zamanı anlamsızlaştırmak için alkol ve uyuşturucu kullanıyormuş diye düşündüm.

Kitaba gelecek olursak; anlatım çok çok iyi. Edebi dil muntazam. Öncelikle bunu söylemek istiyorum. Ülkemizden örnek verecek olursam; Oğuz Atay, Yusuf Atılgan aklıma geliyor, tarz olarak benzer kalemler olarak. Kitaptaki ana karakterde yine Tutunamayanlar Turgut Özben gibi biraz. Ya da Yusuf Atılgan'ın isimsiz Aylak Adamı gibi. Kitaptaki ana karakter konuşmanın bir çaresinin olmadığı görüp, yazmaya başlıyor ve yalnızlığın en acı işaretlerinden birisi olarak gölgesine kendini anlatıyor. Kitapta çok fazla yansıma var, bu sizi ziyadesiyle zorlayacak. Serviler, gündüzsefaları. Neler neler.

Kitaptaki ana karakterimiz özellikle çok sevdiği insanı anlatırken edebi kalite sizi kitabın içine fazlası ile sokacak ve burada betimlemelere doyacaksınız. Bu kısımda bence ana karakterimize fazlası ile üzüleceksiniz. Bu kısımlarda size derdini anlatan bir dostunuzu dinliyor gibi hissedeceksiniz ve yalnızlığın o yakıcılığı ile bir kez daha yüzleşeceksiniz.

Kitabı okuyana kadar bu arada kalemdanlık nedir bilmiyordum doğruyu söylemek gerekirse. Kalemdan, aslında günümüzdeki kalemlik. Arapçası da mikleme. İran kültüründe önemli bir figür ve anakarakterimiz bu işle ilgileniyor.

Yine Hint kültürüne olan merakını da eve gelen ihtiyardaki Hint şalı ve sarı abada görebilirsiniz.

Kitap, tam bir karabasanlı rüya gibi. Kitap bitince kabustan uyanmış gibi olacaksınız. Kitapta bilim kurgu ve fantastik kitaplarda da aşina olduğumuz bazı unsurlarda mevcut. Örneğin ölü kızın gözlerinin birden açılması, ihtiyarın gitmesi, ya da pencerenin birden aniden ortadan kaybolması gibi.

Kitap hayal ile gerçek arasında. Yine doğru ile yanlış arasında bir yerde. Nasıl yorumlayacağınız kitap bittikten sonra tamamen size kalıyor. Burada ne demek istediğimi kitabı bitirince anlayacaksınız. Kolay bir kitap değil. Buhranlı ve melankolik bir kitap. Kitabı Emre Melemez'in müthiş sesinden dinledim ve herkese bu sesli deneyimi öneririm. Kitabı ise sadece iyi okurlara öneriyorum, kısa olması sizi yanıltabilir. Çünkü ağır bir kitaptı. Kalın bir kitap olsa, net bir şekilde en çok yarıda bırakılan kitaplara aday olabilirmiş.

Kitaba puanım 8.

Yorumlar

  1. Yeni bir yazarla tanışmama vesile olduğunuz için teşekkür ederim

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Alex Schulman - Malma İstasyonu İncelemem

Alex Schulman şu an günümüz İsveç Edebiyatının en önemli 5 isminden birisi. Sadece yazar değil, gazeteci, blog yazarı ve televizyon ve radyo programcısı da aynı zamanda. Hatta kendi ülkesinde podcast dünyasında en tanınan isim. Babası TV yapımcısı ve gazeteci, annesi ise TV sunucusudur. Kariyerine film eleştirmeni olarak giriş yapmıştır. Daha sonra çevirmenlik ve köşe yazarlığı da yapmıştır. İsveç'in en önemli mizah sitesinin sahibidir. Podcastleri, İsveç Podcast Radyo Ödülleri En İyi Orijinal Kanal ve En İyi İsveç Kanalı ödüllerini kazanmıştır. 4 otobiyografik kitap yazmış ve hepsi de İsveç'te çok satanlar arasına girmiştir. 2020'de yayınlanan ilk romanı Hayatta Kalanlar ile Schulman, uluslararası ilk büyük çıkışını yapmıştır. Yayın hakları otuz üç ülkeye satılan ve dünya çapında büyük beğeni toplayan Hayatta Kalanlar, Alex Schulman'ı küresel sahnede dikkate alınması gereken bir edebi güç olarak konumlandırmıştır. Şu an incelemesini yaptığım kitabı ise şimdilik son kit...

Ahmet Ümit - Yırtıcı Kuşlar Zamanı İncelemem

Ahmet Ümit'i artık herkes çok iyi tanıyor, o nedenle uzun uzun onu anlatmayacağım. Polisiye denilince bence açık ara ülke edebiyatımızın yetiştirdiği en önemli isim. Bu kitapta da bu kalitesini yine tatmin edici ölçüde ortaya koymuş. Daha önce Ahmet Ümit'in 2 kitabını okumuştum. Bunlar Kayıp Tanrılar Ülkesi ve Patasana kitapları idi. Bu iki kitabı daha çok sevdim. Bu kesin. Hatta kendimce doğal olarak Ahmet Ümit polisiyesi birbirine çok benzeyen iki kitap olduğu için yani tarihi ögelerin olduğu bir kurgu olduğundan dolayı bu şekilde hep sanırım yazıyor diye bende bir düşünce oluşmuştu. O iki kitapta ana kahramanlar Başkomiser Nevzat değildi. Nevzat, sonradan kitabın bir noktasında ortaya çıkan bir karakterdi. Ama bu kitapta kitap baştan sonra Nevzat'ın zihninin etrafında dönerek ve onun ben diliyle anlatmalarıyla şekillenerek ilerliyor. Benim okuduğum kitaplardan farkı sanırım bu ve tarihi ögeler idi. Ahmet Ümit'in mitoloji sevgisini ve merakını onu tanıyan ve kitapları...

Tess Gerritsen - Cerrah İncelemem

Tess Gerritsen, Çin kökenli Amerikalı roman yazarı ve emekli pratisyen hekimdir. Gerçek adı Terry'dir. Adını değiştirme nedeni yazarlık hayatında erkek olarak sanılmasındandır. Gizem ve polisiye denilince çağdaş edebiyatta sanırım akla gelecek 5 isimden de aynı zamanda biridir. Bahçe işleri, romantik kitaplar ve keman onun hayatının özetidir desek abartmış olmayız. Doktorluk ile ilgili çevresini ve tecrübesini edebiyata çok başarılı altarabildiğini söylemek mümkündür. 40 farklı ülkede yayımlanan kitapları, 25 milyondan fazla kopya satmıştır. Tess Gerritsen, kendisi ile aynı kategorinin büyük isimleri olan James Patterson ve Stephen King'in de onayını almış; Stephen King onu "Michael Crichton'dan bile daha iyi" olarak tanımlamıştır. 2001'de Gerritsen'in ilk suç gerilim romanı olan şu an incelemesini yaptığım Cerrah kitabını yayımlanmıştır ve cinayet masası dedektifi Jane Rizzoli bu kitapta ortaya çıkmıştır. Bu kitapta ikinci karakter olmasına rağmen Rizzoli...