Ana içeriğe atla

Alper Canıgüz - Oğullar ve Rencide Ruhlar İncelemem

“Beş yaş insanın en olgun çağıdır; sonra çürüme başlar.” gibi mükemmel bir alıntı ile başlar kitap. Çok etkileyici ve derinlik içeren bir söz, değil mi? O masum dönem bitince biliyorsunuz tüm kötülükler başlıyor, kirlenmeler hayatımızı etkisi altına alıyor, yaşadıklarımızın verdiği acı masum dünyanın sürdürülebilir olmadığını bizlere gösteriyor. İşte büyümeyen ve kendi ifadelerine göre hiçbir zaman da büyümeyecek olan bir kitap karakteri olan Alper Kamu'nun yaşadıklarını okuyoruz. Alper Kamu, Albert Camus göndermesinden kitabın ana karakteri olduğundan sanırım bahsetmeye gerek yok. Psikoloji mezunu olan ve roman dünyasının bu kadar içinden olan bir yazarın Albert Camus'u sevmesi pek de doğal zaten.

Şimdi konumuza yavaş yavaş geçelim; Alper Kamu isimli çocuğumuz 5 yaşında. Ancak sıradaşı kitapların yazarı olan Alper Canıgüz, 5 yaşındaki çocuğumuzu olağanüstü bir zekâya, felsefi sorgulamalara, sivri bir dile ve yetişkinlerin bile zorlanacağı gözlem gücüne sahip olarak çizmiştir.


Kitabın ilerleyen kısımları polisiyeye bağlanır, ancak diğer polisiyelerden kitabın bir farkı vardır. O da çözecek kişinin yalnızca 5 yaşında olmasıdır. Yani Alper Kamu. Bir cinayet gerçekleşir, Kamu'nun komşusu olan Hicabi Bey kafası kesilerek öldürülür, bu cinayeti çözerken aslında Alper Kamu kendini, insanları ve hayatı nasıl gözlemlediğini bizlere göstererek ders çıkaracak bir çok mesaj iletir. Dersin yani kimden geldiği önemli değildir, 5 yaşında bir çocuktan da alınabiliyormuş, bunu da görmüş olduk.

Cinayetin çözülmesi tabii ki asıl kitabın meselesi değil, insan doğasına, adalete ve ahlaka dair de çok şey öğretiyor bu kitap bize. Yine bir yandan bir cinayeti çözüme ulaştırırken, bir yandan da mahalle kültürü, aile ilişkileri, yetişkin çocuk dengesi gibi temaları işliyor.


Alper Kamu, çok özel bir karakter. Edebiyatta bence karşılığı yok. Nihilist, 5 yaşında sigara içen, felsefe konuşan, kadınlardan hoşlanan bir çocuk. Çoğu zaman sinirinizi bence bozacak ama çocuklarla ilgili oluşturulan o kafada oluşan görüntü ve çizime sanki bir tepki gibi oluşturulmuş. İşte ironik ve kara mizah olan en önemli olan kısmı da kitabın zaten budur. O kafalarda oluşan masum, saf, yaramaz çocuk değildir Kamu. Kamu tam tersine acımasız, sivri zekalı, uyanık bir karakterdir. Varoluşçuluk bu kitapta bu çocuk üzerinden çok güzel bir şekilde sorgulanır.

Bize kitap bittikten sonra sorulan bazı sorular şunlardır; çocuklar gerçekten masum mudur, yoksa yetişkinlerin dünyasında bize bu böyle mi gelir, ya da bu dönem bozulmadan önceki son geçiş midir, aile, mahalle, toplum, kültür mü bizi bozar, modern birey yetişkin ve çocuklara uzak mıdır?


Son olarak kitabı niye okumalısınız ya da neden okumamalısınız olarak kısa bir toparlama yapmak istiyorum. Eğlenceli, ironik, felsefik, kara mizah, absürt ama çok da insani olan bir kitaptır. Verilen mesajlar 5 yaşında bir çocuk tarafından verilir. O nedenle mantık çerçevesinde tamamen okumak kitaptan insanı soğutur. Edebi dil tatmin edici, kitap da akıcı. Mizah, polisiye ve trajedi aynı kitapta olduğundan zaten akıcılık açısından zorlamayacaktır. Farklı bir tarz denemek için de yine ideal bir kitap. 5 yaşında bir karakteri baş karakter yapmak büyük bir risk ama başından mevzunun başarı ile kalkmıştır.


Ancak çocukla ilgili kısımlar inandırıcılık katmadığından kitabı kendinden uzaklaştırıyor. Fazla kurmaca hissi oluşturuyor. Yine felsefi mesajlar bence çoğu okura ağır gelir diye de düşünüyorum. Bazı yerlerde olay örgüsü, karakterler ve tesadüfler fazlaca iç içe geçmiş. Özellikle ikinci yarıda olaylar hızlandıkça, bazı okuyucular kurguya yetişmekte zorlanabilir. Bazı yan karakterler fazla yüzeysel.

Kitaba puanım 8.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ali Bektaş ve Gün Yüzü kitabı incelemem

Ali Bektaş, bence edebiyat dünyasının gerçek bir neferi. Kendisi ile bilen iyi bilir ki güzel bir dostluğumuz ve bidünyakitap çatısı altında da ortak bir çalışma alanımız var. İncelemeyi şunu belirtmeliyim ki; ne yazar, ne de kitap bazında objektif düşünce dışında yazmayacağım, bunu incelemeyi okuyan okur dostlarımın bilmesini her şeyden evvel rica ederim. Kitap yazmanın değil, basmanın bile zor olduğu bir dönemde yayınevi açarak bence büyük bir cesaret önderi olarak da ben Ali Bektaş'ı hep yorumlamışımdır. Kitap dünyasına girenler aslında nahif olması gereken bu dünyada çok fazla torpil vs döndüğünü de bence iyi bilir. Benim istediğim oranda kitabın basılır, benim organize edeceğim sadece etkinliklere katılabilirsin, benim istediğim sene dolmadan başka yayınevine geçemessin, ikinci baskı problemleri, editöryel, kapak tasarımı ile ilgili problemler, baskıda kalitesizlikler, ilgisiz yayınevleri vs vs. Saymakla bitmez. Bu dünyanın kitap grubu kurduktan sonra bende çok merkezine oturm...

Ahmet Ümit - Yırtıcı Kuşlar Zamanı İncelemem

Ahmet Ümit'i artık herkes çok iyi tanıyor, o nedenle uzun uzun onu anlatmayacağım. Polisiye denilince bence açık ara ülke edebiyatımızın yetiştirdiği en önemli isim. Bu kitapta da bu kalitesini yine tatmin edici ölçüde ortaya koymuş. Daha önce Ahmet Ümit'in 2 kitabını okumuştum. Bunlar Kayıp Tanrılar Ülkesi ve Patasana kitapları idi. Bu iki kitabı daha çok sevdim. Bu kesin. Hatta kendimce doğal olarak Ahmet Ümit polisiyesi birbirine çok benzeyen iki kitap olduğu için yani tarihi ögelerin olduğu bir kurgu olduğundan dolayı bu şekilde hep sanırım yazıyor diye bende bir düşünce oluşmuştu. O iki kitapta ana kahramanlar Başkomiser Nevzat değildi. Nevzat, sonradan kitabın bir noktasında ortaya çıkan bir karakterdi. Ama bu kitapta kitap baştan sonra Nevzat'ın zihninin etrafında dönerek ve onun ben diliyle anlatmalarıyla şekillenerek ilerliyor. Benim okuduğum kitaplardan farkı sanırım bu ve tarihi ögeler idi. Ahmet Ümit'in mitoloji sevgisini ve merakını onu tanıyan ve kitapları...

Agatha Christie - Acı Kahve İncelemem

Acı Kahve aslında Agatha Christie'nin bir oyunudur. 1930 senesinde yazılmış ve sahnede uzun yıllar bu oyun oynanmıştır. Bu Agatha'nın ikinci büyük yükselişidir. Aynı zamanda da ilk yazdığı oyun senaryosudur. Roman versiyonu orijinal metin değildir. Yani okuduğumuz bu kitap Agatha'ya ait bir fikirdir. Cümleler ona ait değildir. Romanlaştırma, Avustralya doğumlu yazar ve klasik müzik eleştirmeni Charles Osborne tarafından yapılmıştır. Kısaca konusu şudur: Bir bilim adamı olan Sir Claud Amory atom patlayıcısı için bir formül geliştirmektedir ama bu formul çalınır. Tabii ki bu hırsızlığı çözecek kişi Agatha'nın her kitapta neredeyse olan Hercule Pairot'tan başkası değildir. Ev halkı şunlardan oluşuyor: Claud'un kız kardeşi Caroline, yeğeni Barbara, oğlu Richard, Richard'ın İtalyan karısı Lucia, sekreteri Edward Raynor ve Lucia'nın eski arkadaşı Dr. Carelli. Burada güzel bir oyun oynanır. Bir kahve siparişi edildiği esnada, Claud bu formülü çalan kişinin ışık...