Ana içeriğe atla

ANTHONY QUINN'İN GENÇLİĞİ

     İlk yazıma Müslümanlık tarihi için bence önemli bir yerde tutulması gereken bir adam ile başlamak istiyorum.Dünyaya Müslümanlık ile alakalı birçok film sunulmuş ve bu filmlerin hiçbiri The Message yani Türkçe karşılığıyla Çağrı filmi kadar başarılı olamamıştır.Ben size bugün bu filmin en önemli rolü olan Hz Hamza'yı canlandıran Anthony Quinn'i yazacağım.Tam ismiyle Antonio Rodolfo Quinn Qaxaca'dır.Qaxaca aslında annesinin soyadıdır.
      Quinn 1915'te asıl ülkesi olan Meksika'nın Chihuahua'da doğmuştur.Bu şehir aynı zamanda dünyanın en küçük köpek cinslerinden olan Chihuahua yani Şivava'nın meşhur olduğu topraklardır.Dönemin sanayi kentlerinden biri olma özelliğini taşır.Annesi Aztek kökenli bir Meksikalı olan Manuela,babası ise İrlanda kökenli bir göçmen olan Frank Quinn'dir.
      Frank devrimci Meksikalı Pancho Villa nedeniyle Meksika'dan Amerika'ya gider ve orada bir film stüdyosunda kamera asistanı olarak çalışmaya başlar.
Frank Lloyd Wright
       Quinn,6 yaşına geldiğinde Katolik Kilisesine katıldı.Küçükken en büyük hayallerinden biri bir rahip olabilmekti.11 yaşına geldiğinde Los Angeles merkezli Protestan olan Pentecostals in the International Church of the Foursquare Gospel adlı uluslarası bir kiliseye katılır.Orada kilisenin grubunda çırak vaiz olarak oynar.
      Quinn,Texas'ta bulunan El Paso'da büyür.Birçok okul değiştirmiştir.Ayrıca geleceğin beysbol yıldızı olacak olan John Beradino ile beraber okur ama mezun olmadan ayrılır.Yıllar sonra kendisine Tucson Lisesi tarafından fahri bir diploma verilir.
       Genç olduğunda ise Quinn para kazanmak için Frank Lloyd Wright tarafından profesyonel bir sanat ve mimarlık eğitimi alır.Bu eğitimi Wright'ın Arizona'daki evinde ve Wisconsin Stüdyosu'nda aldı.Bu birbirinden farklı özelliklere sahip ikili çok iyi arkadaş oldular.Wright onu sanat yapmaya teşvik etti.Quinn, Wright'e film stüdyosunda haftalık 800 dolar teklif etti ve bu teklif üzerine Wright ne yapacağını bilemedi.Wright 'Bu parayı alırsan benimle daha fazla yapamazsın.'dedi.1999'da Robert Osborne ile yapılan bir söyleşide Quinn, Wright'dan haftalık sadece 300 dolar aldığını söyledi.

Yorumlar

  1. Hayırlı olsun.

    YanıtlaSil
  2. Güzel olmuş hayırlı olsun

    YanıtlaSil
  3. hayırlı olsun. Güzel...

    YanıtlaSil
  4. Yeni araştırmalarını ve yazılarını bekliyorum.

    YanıtlaSil
  5. Dostum: nasılsın?

    YanıtlaSil
  6. Çok zamandır yeni yazılar göremiyorum. Yeni yazılarını Sabırsızlıkla bekliyorum.

    YanıtlaSil
  7. Nerelerdesin dostum.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ali Bektaş ve Gün Yüzü kitabı incelemem

Ali Bektaş, bence edebiyat dünyasının gerçek bir neferi. Kendisi ile bilen iyi bilir ki güzel bir dostluğumuz ve bidünyakitap çatısı altında da ortak bir çalışma alanımız var. İncelemeyi şunu belirtmeliyim ki; ne yazar, ne de kitap bazında objektif düşünce dışında yazmayacağım, bunu incelemeyi okuyan okur dostlarımın bilmesini her şeyden evvel rica ederim. Kitap yazmanın değil, basmanın bile zor olduğu bir dönemde yayınevi açarak bence büyük bir cesaret önderi olarak da ben Ali Bektaş'ı hep yorumlamışımdır. Kitap dünyasına girenler aslında nahif olması gereken bu dünyada çok fazla torpil vs döndüğünü de bence iyi bilir. Benim istediğim oranda kitabın basılır, benim organize edeceğim sadece etkinliklere katılabilirsin, benim istediğim sene dolmadan başka yayınevine geçemessin, ikinci baskı problemleri, editöryel, kapak tasarımı ile ilgili problemler, baskıda kalitesizlikler, ilgisiz yayınevleri vs vs. Saymakla bitmez. Bu dünyanın kitap grubu kurduktan sonra bende çok merkezine oturm...

Ahmet Ümit - Yırtıcı Kuşlar Zamanı İncelemem

Ahmet Ümit'i artık herkes çok iyi tanıyor, o nedenle uzun uzun onu anlatmayacağım. Polisiye denilince bence açık ara ülke edebiyatımızın yetiştirdiği en önemli isim. Bu kitapta da bu kalitesini yine tatmin edici ölçüde ortaya koymuş. Daha önce Ahmet Ümit'in 2 kitabını okumuştum. Bunlar Kayıp Tanrılar Ülkesi ve Patasana kitapları idi. Bu iki kitabı daha çok sevdim. Bu kesin. Hatta kendimce doğal olarak Ahmet Ümit polisiyesi birbirine çok benzeyen iki kitap olduğu için yani tarihi ögelerin olduğu bir kurgu olduğundan dolayı bu şekilde hep sanırım yazıyor diye bende bir düşünce oluşmuştu. O iki kitapta ana kahramanlar Başkomiser Nevzat değildi. Nevzat, sonradan kitabın bir noktasında ortaya çıkan bir karakterdi. Ama bu kitapta kitap baştan sonra Nevzat'ın zihninin etrafında dönerek ve onun ben diliyle anlatmalarıyla şekillenerek ilerliyor. Benim okuduğum kitaplardan farkı sanırım bu ve tarihi ögeler idi. Ahmet Ümit'in mitoloji sevgisini ve merakını onu tanıyan ve kitapları...

Agatha Christie - Acı Kahve İncelemem

Acı Kahve aslında Agatha Christie'nin bir oyunudur. 1930 senesinde yazılmış ve sahnede uzun yıllar bu oyun oynanmıştır. Bu Agatha'nın ikinci büyük yükselişidir. Aynı zamanda da ilk yazdığı oyun senaryosudur. Roman versiyonu orijinal metin değildir. Yani okuduğumuz bu kitap Agatha'ya ait bir fikirdir. Cümleler ona ait değildir. Romanlaştırma, Avustralya doğumlu yazar ve klasik müzik eleştirmeni Charles Osborne tarafından yapılmıştır. Kısaca konusu şudur: Bir bilim adamı olan Sir Claud Amory atom patlayıcısı için bir formül geliştirmektedir ama bu formul çalınır. Tabii ki bu hırsızlığı çözecek kişi Agatha'nın her kitapta neredeyse olan Hercule Pairot'tan başkası değildir. Ev halkı şunlardan oluşuyor: Claud'un kız kardeşi Caroline, yeğeni Barbara, oğlu Richard, Richard'ın İtalyan karısı Lucia, sekreteri Edward Raynor ve Lucia'nın eski arkadaşı Dr. Carelli. Burada güzel bir oyun oynanır. Bir kahve siparişi edildiği esnada, Claud bu formülü çalan kişinin ışık...