Ana içeriğe atla

Murat Menteş - Ruhi Mücerret İncelemesi

Murat Menteş, Türk roman yazarı. Korkma Ben Varım adlı kitabıyla Türkiye Yazarlar Birliği Roman Ödülünün de sahibi olmuştur.

Gençlik yılları boyunca dergi, yayınevi, gazete gibi yayın kuruluşlarında çalıştı; ajanslar ve tv kanalları için metin yazarlığı yaptı.

Afilli Filintalardan da biridir. Yani Alper Canıgüz, Onur Ünlü ve Emrah Serbes. Bu grup 2009 da kurulmuştur. Ayrıca Uykusuz ve OT isimli dergide de yazmaya devam etmektedir.

Kitabını okuyan birisi olarak şunu net bir şekilde gördüğümü belirtmek isterim. Kendisi çok iyi mizah yeteneği olan birisi. En son bu seviyeye yakın Rıfat Ilgaz ve Aziz Nesin okuduğumu belirtebilirim. Kısaca hızlı yazım, hicivli anlatım ve mizahın hikayeye olan etkisi onun edebi tarzı diyebiliriz. Ayrıca betimlemeyi kullanmayı tercih etmediğini, kişi ve olayları detaydan ziyade daha düz ve kısa anlatmayı tercih ettiğini söylemekte fayda var. Olaylar bir yere kadar toparlanmaz seviyeye gelir, bir yerden sonra da yavaş yavaş toparlanarak ilginç bir biçimde nasıl toparladı derken kitabın sonlandığını görürüz.

Ruhi Mücerret kitabına gelecek olursak; kitap aslında bir amaçsızlık kitabı. 100 yaşına kadar yaşayan bir Kurtuluş Savaşı gazisinin hayatını anlatıyor kitap. Hayattaki tek gayesi ölmek olan bir adamın hikayesi. Tüm sevdiklerini teker teker kaybetmiş. Tek bir dostu hayatında kalmış olan bir sevecen ihtiyarın hikayesi de diyebiliriz.

Dostu ona ölüm döşeğinde bir görev verir: "Masum Cici'yi öldür!" Ama kimdir bu Masum Cici. Nerede, nasıl bulacaktır onu.

Bu sırada Civan Kazanova isimli bir gençle tanışır. Onun ölümsüzlüğü bulan bir ihtiyar olduğunu düşünen Civan sürekli onunla konuşma arzusundadır. Civan'a da Ruhi bir görev verir. Bu görev tahmin edeceğiniz üzere Masum Cici'yi bulma görevi.

Her kitapta olduğu gibi bu kitapta da olaylar karışır. Çeşitli gizemler baş gösterir. Kitaptaki olaylar bazen ileriye doğru, bazen de geriye doğru sarar. Kitabın sonu tatmin edici bir düzeyde son bulur.

Kitaptaki tüm isimler gerçek hayatta karşımıza denk gelmeyecek türlerden. Hatta gereksiz abartılmış seviyelerde. Masal dünyası gibi diyebilirim. Çok sıradışı bir kurgu idi. Hayalim gazilik, 100 yaş şakaları, hayatın monotonluğu üzerine diyaloglar ve Masum Cici'yi bulmak için yapılan bir ilerleşleyiş şeklinde olacaktı. Bu sanıyorum beni çok daha tatmin ederdi diye düşünüyorum. Ama Civan birden kitabın baş karakteri haline dönüştü. Beklediğimden uzaklaşınca kitaba olan hevesim de azaldı. Olayların yoğunluğunun fazlalığı bende oldum olası gerçekçiliği öldüren bir husus haline gelmiştir. Olaylar yoğunlaştı, bu iyi ama gerçekçilikten de uzaklaşıldı. O nedenle beni içinde bir türlü tutamadı kitap 150 lerden sonra.

Ölen sevdiklerimizin geri gelmesi, markalarla ilgili göndermeler, çip hadisesi kitabın en iyi kısımları olabilir. Ama benim bayıldığım yerler giriş kısmındaki 100 yaş şakaları, ironiler, hicivler ve mizah oldu.

Alıntılar özellikle çok iyiydi. Çok zeki, eğlenceli ve düşündürücü alıntılar vardı. Yine her alıntının bölüme bir gönderme yapıyor olması da hoş bir detaydı. Daha iyi bir son da yine olabilirdi.

Kitaba puanım 8.

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ali Bektaş ve Gün Yüzü kitabı incelemem

Ali Bektaş, bence edebiyat dünyasının gerçek bir neferi. Kendisi ile bilen iyi bilir ki güzel bir dostluğumuz ve bidünyakitap çatısı altında da ortak bir çalışma alanımız var. İncelemeyi şunu belirtmeliyim ki; ne yazar, ne de kitap bazında objektif düşünce dışında yazmayacağım, bunu incelemeyi okuyan okur dostlarımın bilmesini her şeyden evvel rica ederim. Kitap yazmanın değil, basmanın bile zor olduğu bir dönemde yayınevi açarak bence büyük bir cesaret önderi olarak da ben Ali Bektaş'ı hep yorumlamışımdır. Kitap dünyasına girenler aslında nahif olması gereken bu dünyada çok fazla torpil vs döndüğünü de bence iyi bilir. Benim istediğim oranda kitabın basılır, benim organize edeceğim sadece etkinliklere katılabilirsin, benim istediğim sene dolmadan başka yayınevine geçemessin, ikinci baskı problemleri, editöryel, kapak tasarımı ile ilgili problemler, baskıda kalitesizlikler, ilgisiz yayınevleri vs vs. Saymakla bitmez. Bu dünyanın kitap grubu kurduktan sonra bende çok merkezine oturm...

Ahmet Ümit - Yırtıcı Kuşlar Zamanı İncelemem

Ahmet Ümit'i artık herkes çok iyi tanıyor, o nedenle uzun uzun onu anlatmayacağım. Polisiye denilince bence açık ara ülke edebiyatımızın yetiştirdiği en önemli isim. Bu kitapta da bu kalitesini yine tatmin edici ölçüde ortaya koymuş. Daha önce Ahmet Ümit'in 2 kitabını okumuştum. Bunlar Kayıp Tanrılar Ülkesi ve Patasana kitapları idi. Bu iki kitabı daha çok sevdim. Bu kesin. Hatta kendimce doğal olarak Ahmet Ümit polisiyesi birbirine çok benzeyen iki kitap olduğu için yani tarihi ögelerin olduğu bir kurgu olduğundan dolayı bu şekilde hep sanırım yazıyor diye bende bir düşünce oluşmuştu. O iki kitapta ana kahramanlar Başkomiser Nevzat değildi. Nevzat, sonradan kitabın bir noktasında ortaya çıkan bir karakterdi. Ama bu kitapta kitap baştan sonra Nevzat'ın zihninin etrafında dönerek ve onun ben diliyle anlatmalarıyla şekillenerek ilerliyor. Benim okuduğum kitaplardan farkı sanırım bu ve tarihi ögeler idi. Ahmet Ümit'in mitoloji sevgisini ve merakını onu tanıyan ve kitapları...

Gülten Dayıoğlu - Yüzler ve Sözler kitabı incelemem

İlkokul 4.sınıftayım. Yani yaklaşık 11 yaşındayım. Sınıf öğretmenimiz Mukedder hocam sınıfa geliyor ve çocuklar sizi birazdan değerli bir yazarla tanıştıracağım diyor. Bu değerli yazar o zamanlarda bile 66 yaşında. Tabii hayatımda hiç yazar görmemiş biriyim o dönem için ve şu andaki gibi herkesin yazar olduğu bir dönemde zaten değil. Ciddi bir saygı ve merak söz konusu. Gidiyorum ve konferans salonunda sıraya giriyorum. Midos Kartalının Gözleri isimli romanı satın alıyorum, imzalatıyorum ve sonradan öğreniyorum ki bu büyük yazar çocuk kitapları yazması ile ünlüymüş. Hemen imzasını alıp eve gidip anneme bu yazarın kitabını aldığımı anlatıyorum. O kitabı yanlış hatırlamıyorsam o dönem hemen okumadım. İlk okuduğum kitap nedense benim belleğimde hep annemin de hayran olduğu Ayşe Kulin ve Adı Aylin kitabı olarak kalmış. Kendisi ile 2001 yılında çok büyük bir yazar iken tanışmıştım ve şimdi aradan dile kolay 23 sene geçmiş ve kitap okuma grubuma getirme fırsatı yakaladım. Dile kolay 91 kitap...