Ana içeriğe atla

Nermin Bezmen - Teo İncelemem

Nermin Bezmen, bu ayki bidünyakitapgrubu söyleşi yazarımız. Kendisini Kurt Seyit ve Şura kitabı ve dizisinden ülkece çok iyi biliyoruz. Fiziksel olarak kendisiyle grup vesile ile tanışma fırsatı da buldum, çok nahif ve elit bir izlenim bıraktı kendisi bende.

Birazcık kendisinden bahsetmek istiyorum; süsleme sanatı ve şiirle ilk dönemde ilgilendiğini görüyoruz. Sonra yazarlık dünyasına da girmek istiyor ve Kurt Seyit ve Şura'ya yani kendi ailesinin kökenine giderek ona şöhreti kazandıracak eseri yazıyor. Bu hikayeyi ona dedesi anlatmıştır ve her yerde bu kitapla ilgili mucizevi bir eser olarak hayatıma çok şey kattı diyerek bahsetmiştir.


Yazarlığı yanında minyatür ustası, özgün baskı sanatçısı ve restoratörlük, TRT'de canlı yayın sunuculuğu, dizi röportajlar, panel-organizasyon-yönetimi ve halkla ilişkiler ve yoga eğitmenliği gibi pek çok alanla ilgilenmiştir. 4 yıl Vatan gazetesinde köşe yazarlığı da yapmıştır. Çocuklar için 27 sene resim atölyesi işiyle ilgilenmiştir.

Maddi durumu hep iyi olan yazarımız özellikle biyografik temelde kitaplar yazmış ve bu kitapları yazabilmek için o ülkeye gidip orada yaşamıştır. Özellikle Rusya ve Amerika onun iyi bildiği iki ülkedir.

Daha sonra toplumsal konulari da içeren kitaplar da yazmıştır, hatta psikolojik derinlik, cinsellik gibi konulara değinilmiştir. Cinsellik konularına rahat dalıyor oluşu çoğunu rahatsız etmiştir ama kendisi bu konuyla ilgili hayatta olduğu kadar yazdım diyerek bahsetmiştir. Ensest gelin hikayesi olan Havva'nın cezası kitabı buna bir örnektir. Çocuk ve kadın hakları konusunun da bu kitapta ön planda olduğunu vurgulamak yine doğru olur.

Ailesinin tarihini ve kendi hayatını iyi araştırarak, emek de vererek popülerliği yakaladığı söylenebilir. Tarihsel ve biyografik türde özellikle başarılı olduğunu kabul etmekte de fayda vardır.


Teo kitabına gelecek olursak; Bilgen ailesinin özel izni alınarak yazılmış yine yukarıda belirttiğim gibi biyografik bir roman. Teo bu ailenin küçük yaşlardan itibaren hastalıklardan kurtulamayan oğullarının adı. Bu kitabı yazmadan önce biliyorsunuz ünlü oyuncu olan eşi Tolga Savacı'yı kaybeden Bezmen, bu kayıp ve yas hikayesinde aslında kendi acısına da bir teselli arayışı var.

Kitap sanki kaybedilenlerin ardından yazılan o yakıcı yas kitaplarından gibi. Bilirsiniz birisini, birilerini kaybettiğinizde bu kayba alışırsınız, alışmak zorundasınızdır ama onların gidişi ile bir parçanızda onların peşinden gitmiştir. İşte bu kitabı okurken bunu düşünerek empati yapacaksınız ve bu açıdan sizi derinden etkileyerek kitabı okuyacaksınız.

Kitapta yukarıda bahsedilen Teo aslında bir aşk hikayesinin meyvesi. İlk önce bu aşkın oluşmasını okuyoruz. Ne zorluklarla oluşan bu aşk, ilerleyen sayfalarda sizi şu mesajı verdirtiyor:"İki kişi birbirini severse, isterse, buna tüm dünya karşı çıksa bile engel olamaz. Sabrın sonu selamet."

Teo'nun bir hastalığı var, kitabında temeli bunun üzerine şekilliyor, hastalık : Burkitt lenfoma. Bu hastalık hızlı yayılan ve tüm vücuttaki lenf bezlerinin şişmesine neden olan bir lenfoma türü. Yani en acımasız lenf kanserlerinden birisi. Özellikle de 4 ile 7 arası çocuklarda görülen bir rahatsızlık.

Teo, Ganime Hanım ve Onur Bey'in gözbebekleri. ABD'ye gitme, kemoterapi derken bu küçük bedenin büyük savaşını okuyorsunuz duygusallıkla. Hastalığı yendi derken bu sefer bu hastalık başka organlara sıçrıyor. Hikaye böyle ilerliyor. Gerçek bir hikaye ve fazlası ile acımasız. Hayatın bizlere kıymetini hatırlatıyor.

İlerleyen yerlerde reenkarnasyon konusu ile kitap bambaşka bir hal alıyor. Bu kısımlar beni fazla tatmin etmedi. Duygu yitimi yaşadım.


Sonunu az çok sizde tahmin edersiniz. Spoiler olmasın diye girmeyeceğim ama sevdikleriniz sizi asla yalnız bırakmaz, bir yerlerde onları içinizde yaşarsınız mesajı sonunda dolu dolu hissediyorsunuz. Çünkü ayrılık mutlak son. Hem zaten kimse kimseyi sonsuz olacak diye de sevmedi. Değil mi?

Bezmen, kendi kaybını bizlere de aslında hatırlatmak istemiş gibi bu kitabında. Kitabın yazıldığı dönemde yazarın yaşadığı hayata genellikle bakarım. Bu o kitabın oluşum süresidir ve bence o kitabın alt metni bu mevzuda gizlidir. Bu kitaptaki ruhta kesinlike eşi Tolga Savacı'nın ölümünün bir büyük etkisi kesinlikle var.

Kitap ölüm gerçeğini bize hatırlatıyor. Bu tamam ama daha ötesinde gerçek sonsuz sevgiyi bize hatırlatıyor. Yan yana olmasan, nefesini hissetmesen bile bizi asla yalnız bırakmayan o sevgi. Yine aynı şekilde umut duygusunu da bizlere fazlası ile hatırlatıyor, o en olmaz anlarında bile içimize düşen küçük gülümseme olan umut.

Kitap yoğunluğu gerçek olan bir kurguydu, keşke tamamı gerçek olsa ve kurgu hiç olmasa dedirtti, çünkü ekstradan eklenen şeyler bana etki etmedi. Düz bir biyografi kitabı olsa 10 puan verirdim sanıyorum.

Kitaba puanım 8.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ali Bektaş ve Gün Yüzü kitabı incelemem

Ali Bektaş, bence edebiyat dünyasının gerçek bir neferi. Kendisi ile bilen iyi bilir ki güzel bir dostluğumuz ve bidünyakitap çatısı altında da ortak bir çalışma alanımız var. İncelemeyi şunu belirtmeliyim ki; ne yazar, ne de kitap bazında objektif düşünce dışında yazmayacağım, bunu incelemeyi okuyan okur dostlarımın bilmesini her şeyden evvel rica ederim. Kitap yazmanın değil, basmanın bile zor olduğu bir dönemde yayınevi açarak bence büyük bir cesaret önderi olarak da ben Ali Bektaş'ı hep yorumlamışımdır. Kitap dünyasına girenler aslında nahif olması gereken bu dünyada çok fazla torpil vs döndüğünü de bence iyi bilir. Benim istediğim oranda kitabın basılır, benim organize edeceğim sadece etkinliklere katılabilirsin, benim istediğim sene dolmadan başka yayınevine geçemessin, ikinci baskı problemleri, editöryel, kapak tasarımı ile ilgili problemler, baskıda kalitesizlikler, ilgisiz yayınevleri vs vs. Saymakla bitmez. Bu dünyanın kitap grubu kurduktan sonra bende çok merkezine oturm...

Ahmet Ümit - Yırtıcı Kuşlar Zamanı İncelemem

Ahmet Ümit'i artık herkes çok iyi tanıyor, o nedenle uzun uzun onu anlatmayacağım. Polisiye denilince bence açık ara ülke edebiyatımızın yetiştirdiği en önemli isim. Bu kitapta da bu kalitesini yine tatmin edici ölçüde ortaya koymuş. Daha önce Ahmet Ümit'in 2 kitabını okumuştum. Bunlar Kayıp Tanrılar Ülkesi ve Patasana kitapları idi. Bu iki kitabı daha çok sevdim. Bu kesin. Hatta kendimce doğal olarak Ahmet Ümit polisiyesi birbirine çok benzeyen iki kitap olduğu için yani tarihi ögelerin olduğu bir kurgu olduğundan dolayı bu şekilde hep sanırım yazıyor diye bende bir düşünce oluşmuştu. O iki kitapta ana kahramanlar Başkomiser Nevzat değildi. Nevzat, sonradan kitabın bir noktasında ortaya çıkan bir karakterdi. Ama bu kitapta kitap baştan sonra Nevzat'ın zihninin etrafında dönerek ve onun ben diliyle anlatmalarıyla şekillenerek ilerliyor. Benim okuduğum kitaplardan farkı sanırım bu ve tarihi ögeler idi. Ahmet Ümit'in mitoloji sevgisini ve merakını onu tanıyan ve kitapları...

Gülten Dayıoğlu - Yüzler ve Sözler kitabı incelemem

İlkokul 4.sınıftayım. Yani yaklaşık 11 yaşındayım. Sınıf öğretmenimiz Mukedder hocam sınıfa geliyor ve çocuklar sizi birazdan değerli bir yazarla tanıştıracağım diyor. Bu değerli yazar o zamanlarda bile 66 yaşında. Tabii hayatımda hiç yazar görmemiş biriyim o dönem için ve şu andaki gibi herkesin yazar olduğu bir dönemde zaten değil. Ciddi bir saygı ve merak söz konusu. Gidiyorum ve konferans salonunda sıraya giriyorum. Midos Kartalının Gözleri isimli romanı satın alıyorum, imzalatıyorum ve sonradan öğreniyorum ki bu büyük yazar çocuk kitapları yazması ile ünlüymüş. Hemen imzasını alıp eve gidip anneme bu yazarın kitabını aldığımı anlatıyorum. O kitabı yanlış hatırlamıyorsam o dönem hemen okumadım. İlk okuduğum kitap nedense benim belleğimde hep annemin de hayran olduğu Ayşe Kulin ve Adı Aylin kitabı olarak kalmış. Kendisi ile 2001 yılında çok büyük bir yazar iken tanışmıştım ve şimdi aradan dile kolay 23 sene geçmiş ve kitap okuma grubuma getirme fırsatı yakaladım. Dile kolay 91 kitap...