Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Pierre Franckh - Rezonans Kanunu incelemem

Pierre Franckh, sadece bir yazar değil, aynı zamanda bir aktör, seslendirme sanatçısı,yönetmen ve girişimcidir. 10 yaşında oyunculuğa başlamıştır. Tiyatrolarda da bu oyunculuk tecrüberini geliştirmiştir. 350 den fazla yapıtta yer almıştır. Televizyon şovlarında sunuculuk yapmıştır ve bir bilgi yarışmasındaki sunuculuk deneyimi tamı tamına 3 sene yayında kalarak dönemin en önemli başarısını elde etmiştir. Önemli ödüllü dizi ve filmlerde rol almıştır. Talking Stick Film Productions'ı Nisan 1998'de eşi Michaela Merten ile kurmuş, burada dizi, film yapımları yaparak yazı ve yönetmenlik yeteneğini de görmüştür. Michaela hanımla bu arada tanıştım, dünyalar tatlısı bir insan, kocasına olan saygısı ve ilişkilerinin enerjisine hayran olmuştum. Sosyal medyadaki videolarını izleyenlerden birisi olarak bunlar mutluluğu bulmuş, ne derlerse yapalım demekten kendimi de alamamıştım. Rezonans Kanunu kitabı, evrende her şeyin titreşimsel enerji frekanslarından oluştuğu fikrinden yola çıkarak, in...
En son yayınlar

Alper Canıgüz - Oğullar ve Rencide Ruhlar İncelemem

“Beş yaş insanın en olgun çağıdır; sonra çürüme başlar.” gibi mükemmel bir alıntı ile başlar kitap. Çok etkileyici ve derinlik içeren bir söz, değil mi? O masum dönem bitince biliyorsunuz tüm kötülükler başlıyor, kirlenmeler hayatımızı etkisi altına alıyor, yaşadıklarımızın verdiği acı masum dünyanın sürdürülebilir olmadığını bizlere gösteriyor. İşte büyümeyen ve kendi ifadelerine göre hiçbir zaman da büyümeyecek olan bir kitap karakteri olan Alper Kamu'nun yaşadıklarını okuyoruz. Alper Kamu, Albert Camus göndermesinden kitabın ana karakteri olduğundan sanırım bahsetmeye gerek yok. Psikoloji mezunu olan ve roman dünyasının bu kadar içinden olan bir yazarın Albert Camus'u sevmesi pek de doğal zaten. Şimdi konumuza yavaş yavaş geçelim; Alper Kamu isimli çocuğumuz 5 yaşında. Ancak sıradaşı kitapların yazarı olan Alper Canıgüz, 5 yaşındaki çocuğumuzu olağanüstü bir zekâya, felsefi sorgulamalara, sivri bir dile ve yetişkinlerin bile zorlanacağı gözlem gücüne sahip olarak çizmiştir. ...

Alper Canıgüz - Kan ve Gül İncelemem

Alper Canıgüz, psikoloji mezunu bir genç olarak üniversiteyi bitirmiştir. Daha sonra bir yayınevinde çevirmenlik, bir üniversitede araştırma görevliliği, çeşitli şirketlerde de metin ve reklam yazarı olarak görev yapmıştır. Edebi dünyadaki yerini romanda bulduğu rahatlıkla dile getirebiliriz. Kara mizah konusunda çok başarılı bir isimdir. Abdürt komedi, dram, psikolojik arka plan gibi alanları da eserlerine yedirdiğini görmek mümkün. Sabit kahraman kullanmayı sever. Birçok eserlerinde bu kahramanları görmek mümkündür. Amcabey, Tahtakafa ve Kız Tevfik bunlardan bazılarıdır. Birçok kitabında psikoloji eğitimini kullanan Alper Canıgüz, şu an incelemesini yaptığım Kan ve Gül kitabında birazcık daha polisiye kurguyu ve fantastik anlatımı daha çok ön plana çıkarmıştır. Kitaba geçecek olursak; ilk önce yazara çok saygı duyduğumu belirtmek isterim, övgüyü fazlası ile hak ediyor. Edebi türler arasında gezen sanki sıradışı bir kitap okuyorsunuz ve bundan gayet de başarılı bir şekilde çıkmayı baş...

Tom Robbins - Parfümün Dansı İncelemem

Bidünyakitapgrubu'nun bu haftaki grup kitabı Tom Robbins'in Parfümün Dansı kitabıydı. Önce Tom Robbins'ten kısaca bahsetmek istiyorum; Tom, Şubat 2025'de hayata gözlerini yummuştur. Postmodernizmin önemli bir temsilcisi olarak kabul edilir. Sadece roman değil, kısa öykü ve deneme de yazmıştır. İlk döneminde hava kuvvetlerinde askerlik, sanat, drama, müzik ve gazetecilik gibi bölümlerde eğitimi mevcuttur. Robbins'in editör Alan Rinzler ile 1982 tarihli sözleşmesinde, Robbins'in üzerinde çalıştığı romanı tartışabileceği, Robbins'in seçeceği tatil yerlerine yapacağı üç tatil gezisinde eşlik edeceği de geçmektedir. 1985'de bu tartışmalar neticesinde incelemesini yapmış bulunduğum Parfümün Dansı kitabı ortaya çıkmıştır. Michael Dare, Robbins'in yazma tarzını şöyle tanımlamıştır: "Bir romana başladığında, önce tek bir cümle yazar. Sonra onu tekrar tekrar yeniden yazar, her kelimeyi inceler, mükemmelliğinden emin olur, her cümleyi sonsuzluğun ince doku...

Esra Kahya - Tepsideki Melek İncelemem

Esra Kahya ile Ankara'da çok kısa zaman evvel bir fiziksel söyleşi gerçekleştirdik. Bu söyleşi gerçekleşirken bu kitabın henüz yarısındaydım. Hayat telaşesi içerisinde kitap 2 hafta sonunda ne yazık ki bitebildi. Sanıyorum ki o nedenle 10 puan veremedim. Bana ideal bir 9 luk bir kitap gibi geldi. Bunun belki de en temel nedeni kopuk kopuk okumuş olmam olabilir. Bilemiyorum ama şu bir gerçek ki; Esra Kahya'nın edebi dili muhteşem. Bu kitapla birlikte bu durum bir kez daha tescillenmiş de oldu. Onun edebi dilini özlemişiz efendim. Araya uzun vakitler girmiş. Diğer bir mevzu da şu ki; ben hikaye sevmeyen bir okur olarak Esra Kahya'yı da hikayelerde görmek istemiyorum. Bu kitap bitince bunu anladım. Çünkü Kambur da, Tepsideki Melek de benim için Benim Rüyalarım Hep Çıkar'dan çok çok daha iyiydi. Hatta Kambur'daki travmasal ve psikolojik altyapıyı bir Kambur hayranı olarak bu kitapta da görmek güzel bir özlem gidermemi de sağladı. Kitabı anlatmaya ufak ufak geçelim o hal...

Jack London - Demir Ökçe İncelemem

Demir Ökçe kitabı hem politik açıdan hem de edebi açıdan çok önemli distopik bir roman olarak karşımıza çıkıyor. 20.yy da yazılmış olmasına rağmen, kurgusal olarak oluşturulan 27.yy panoramasını bizlerin gözü önüne sunuyor. Kitap, distopik eserler kategorisinde değerlendirildiğinde çok önemli bir yere sahiptir. Kitapta ana konulardan bir tanesi işçi sınıfı ve kapitalist sınıf arasındaki çatışmadır. Kitabı özellikle oligarşik düzenin getirmiş olduğu olumsuz tabloyu görmek açısından beğeneceksiniz. Küçük ve ayrıcalıklı bir grubun iktidarda olduğu yönetim şekli olan oligarşinin zararları kitabı bitirdikten sonra sizi içine çekecek. Oligarşik düzen eleştirisi olarak en çok beğenilen distopya eserlerinden George Orwell'in 40 sene sonra yazacağı 1984 kitabına da fikir anlamında öncülük etmiştir. Avis kitabın en önde gelen kadın karakterlerinden biridir. Bu anlamda da mücadeleci kadın duruşu ile kitaba daha derin, duygusal ve insani bir hal katmıştır. Bir diğer önemli kısımda kitaptaki ge...

Orhan Pamuk - Kara Kitap İncelemem

Orhan Pamuk'un daha önce iki kitabını okudum: Masumiyet Müzesi ve Benim Adım Kırmızı. Masumiyet Müzesini beğenmedim, Benim Adım Kırmızı ise kesinlikle bana göre çok iyiydi. Bunun en temel nedeni sadece birden fazla edebi teknik ile yazmış olması, hepsinden başarı ile çıkması değildi. Aynı zamanda da kitabın sonunda bulunan yüzlerce kitabın özümsenmiş halinden kaynaklanıyor da olabilir. Kara Kitap isimli bu kitabını okuyunca şunu net bir şekilde anladım ki; Orhan Pamuk, kesinlikle farklı olmayı, tehlikeli olsa da yeni bir şeyler denemeyi, birden fazla edebi teknik kullanmayı, hatta yeni edebi teknikler keşfetmeyi seviyor. Bu üstesinden gelip gelmemesi ile bence doğru orantılı değil. Bu işe girişmekten zevk alıyor. Çünkü hangi kitabını okursanız okuyun, iki kitabının edebi dili, anlatım tarzı, betimlemeleri, yorumları, artık ne derseniz deyin birbirine benzemiyor. Bunu Orhan Pamuk yazmıştır kesin diye kitabın kapağına bakmadan kolaylıkla diyemezsiniz. Pamuk’un eserlerinde Doğu ile Ba...