Ana içeriğe atla

Huzur Kitabı İncelemem - Ahmet Hamdi Tanpınar

Huzur kitabı aslında tam tersine huzursuzluğun kitabı. Sadece ve sadece 4 ayda böyle kaliteli bir edebi metin yazılmıştır. Şubat 1948 ile Haziran 1948 tarihleri arasında. Dört bölüm ve dört önemli karakter vardır. Ama ana karakter Mümtaz'dır. Diğer karakterler hep Mümtaz'a ek karakter gibidirler. Olaylar Mümtaz çevresinde şekillenir.

Kitap basit bir aşk hikayesi olarak kimilerine göre yorumlanabilir. Ama benim için bu çok basit ve acımasız bir yaklaşım olur. İlerleyiş ne kadar Mümtaz ve Nuran'ın aşk hikayesi olsa da, etrafında birçok şekillenen unsur da fazlası ile mevcuttur.

Öncelikle İstanbul sevenler bu kitabı kesinlikle sevecekler, dolu dolu İstanbul kokusunu burunlarına çekecekler.

Kitaptaki en önemli ilk mevzu şu ki; 1.Dünya Savaşı mağduriyetini fazlası ile yaşayan Osmanlı Türk toplumunun bu kitapta devamı niteliğinde olan 2.Dünya Savaşı'nın topluma olacak muhtemel etkisinden çok ciddi bir şekilde bahsedilmiştir. Cumhuriyet sonrası ülkenin genel durumundan da kitapta bahsediliyor. Bu nedenle ciddi bir dönem kitabı olarak yorumlamak da bence gerekmektedir.

Mümtaz, Nuran ilişkisi dönemsel olarak değerlendirildiğinde çok daha anlaşılır bir hikaye olacaktır. O nedenle dönem girişi yaptım incelememde. Ayrıca Mümtaz'ın ve diğer karakterlerin varoluşsal sancılar yaşadığını da bir yere not etmek lazım. Peki dönemin bu iki karakterdeki etkisi ne derseniz; o da çok muğlak bir şekilde açıklanabilir bir konu. Çünkü iki karakterde döneme bir şekilde ayak uyduramamış. Birisi dönemi benimseyememiş, toplumun yok etmek üzere olduğu Nuran, diğeri de ne istediğini bilmeyen, dönemi kabul ve red konusunda kararsız kalan Mümtaz.

Öncelikle günümüz okurları olan bizlerin bile okurken hala aslında benzer şeyler yaşanıyor diyebileceği ve çok da uzak olmadığımız bir ortam var. Bu ortam doğu ve batı konusunda ne istediğini bilmeyen bir toplumun aslında bizlere olan yansıması. Bilindiği üzere genelde iki düzeninde bizim gibi arada kalmış insanları en kötü özelliklerini o düzenlerin alır. Beyoğlu çevresi Batı, mahallelerin olduğu yerler Osmanlı kültürü ve Doğuyu simgelemekte.Kültürlerle ilgili önemli bir alt izlenim almak için yine okunulası bir eser.

Bir diğer önemli konu da kitabın dili. Fazlaca zor bir dil. Edebi dil olarak zaten Türk Edebiyatının bence en önde gelen ismi. Yine roman konusunda da bence en önemli isim. Ama anlaşılması zor.

Suat'ın kitaptaki duruşu ve amacı çok önemli. Derinliği ve bize mesajı olan bir karakter. Kitapta neden bu karakterin olduğu aleni. Kötü bir karakter bence genel anlamda ama aslında sistemin doğurduğu bir kaybedenler kulübü üyesi olarak da yorumlayabiliriz onu. İşsizlikle ve liyakatla ilgili de mesajlar vermek için zaten kitapta bu karakter uzun uzun anlatılmış bizlere. Şu anda da gördüğümüz kadarı ile değişen bir şey yok. Hatta daha kötüye giden bir durum var da diyebiliriz.

Düzen, sistem sen ne yaparsan yap gücün eğer ki siyasi, çevresel ya da parasal olarak bir şekilde yoksa, yani şanssızlardansan seni bir şekilde olumsuz anlamda içine çekiyor ve yok ediyor. Varolma çabalarında beyhude çıkıyor. Bunu birçok Türk genci günümüzde de yaşıyor. İşte Huzur kitabı bu dünyadaki o şanssızların da kitabı.

İki aşığın yine arasında kalan bir kadın bu kitapta da karşımıza çıkıyor. Romantik unsurlar yeterli olmasa da, anlatım tabii ki kusursuzdu. Bu kitapta da her aşkın insanın kendisini yakıp yıkan acı yüzünü net bir şekilde görüyoruz.

Kitap aslında 1 günü anlatır. Sadece 1 gün 400 küsür sayfa yani. O gün İkinci Dünya Savaşının 1 gün öncesidir ve bize 1 eylül 1939 dan önceki gün olan 30 ağustos 1939 gününü dolu dolu anlatır.

Romanda anlatıcının yaptığı bir betimlemenin sonunda Mümtaz’ın bu betimlemeye yönelik konuşması anlatıcı ve romandaki ana karakterin karıştığını gösterdi. Bu hata mıydı, bilerek miydi anlayamadım. İlk kez de denk geldiğim bir mevzuydu.

Ahmet Hamdi Tanpınar okumak ciddi bir müessese. O nedenle bu kitapla başlamak doğru mudur muhabbetinden evvel bence Ahmet Hamdi okumaya hazır mıyım çok daha isabetli bir soru olacaktır. İyi bir Türk edebiyatı okurunun okuması gerektiğine inanıyorum. O nedenle Saatleri Ayarlama Enstitüsü, Huzur kitapları onu okumaya başlamak için çok doğru giriş kitapları olur ama dediğim gibi önce altyapı hazırlığı.

Kitaba puanım 9.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Alex Schulman - Malma İstasyonu İncelemem

Alex Schulman şu an günümüz İsveç Edebiyatının en önemli 5 isminden birisi. Sadece yazar değil, gazeteci, blog yazarı ve televizyon ve radyo programcısı da aynı zamanda. Hatta kendi ülkesinde podcast dünyasında en tanınan isim. Babası TV yapımcısı ve gazeteci, annesi ise TV sunucusudur. Kariyerine film eleştirmeni olarak giriş yapmıştır. Daha sonra çevirmenlik ve köşe yazarlığı da yapmıştır. İsveç'in en önemli mizah sitesinin sahibidir. Podcastleri, İsveç Podcast Radyo Ödülleri En İyi Orijinal Kanal ve En İyi İsveç Kanalı ödüllerini kazanmıştır. 4 otobiyografik kitap yazmış ve hepsi de İsveç'te çok satanlar arasına girmiştir. 2020'de yayınlanan ilk romanı Hayatta Kalanlar ile Schulman, uluslararası ilk büyük çıkışını yapmıştır. Yayın hakları otuz üç ülkeye satılan ve dünya çapında büyük beğeni toplayan Hayatta Kalanlar, Alex Schulman'ı küresel sahnede dikkate alınması gereken bir edebi güç olarak konumlandırmıştır. Şu an incelemesini yaptığım kitabı ise şimdilik son kit...

Ahmet Ümit - Yırtıcı Kuşlar Zamanı İncelemem

Ahmet Ümit'i artık herkes çok iyi tanıyor, o nedenle uzun uzun onu anlatmayacağım. Polisiye denilince bence açık ara ülke edebiyatımızın yetiştirdiği en önemli isim. Bu kitapta da bu kalitesini yine tatmin edici ölçüde ortaya koymuş. Daha önce Ahmet Ümit'in 2 kitabını okumuştum. Bunlar Kayıp Tanrılar Ülkesi ve Patasana kitapları idi. Bu iki kitabı daha çok sevdim. Bu kesin. Hatta kendimce doğal olarak Ahmet Ümit polisiyesi birbirine çok benzeyen iki kitap olduğu için yani tarihi ögelerin olduğu bir kurgu olduğundan dolayı bu şekilde hep sanırım yazıyor diye bende bir düşünce oluşmuştu. O iki kitapta ana kahramanlar Başkomiser Nevzat değildi. Nevzat, sonradan kitabın bir noktasında ortaya çıkan bir karakterdi. Ama bu kitapta kitap baştan sonra Nevzat'ın zihninin etrafında dönerek ve onun ben diliyle anlatmalarıyla şekillenerek ilerliyor. Benim okuduğum kitaplardan farkı sanırım bu ve tarihi ögeler idi. Ahmet Ümit'in mitoloji sevgisini ve merakını onu tanıyan ve kitapları...

Tess Gerritsen - Cerrah İncelemem

Tess Gerritsen, Çin kökenli Amerikalı roman yazarı ve emekli pratisyen hekimdir. Gerçek adı Terry'dir. Adını değiştirme nedeni yazarlık hayatında erkek olarak sanılmasındandır. Gizem ve polisiye denilince çağdaş edebiyatta sanırım akla gelecek 5 isimden de aynı zamanda biridir. Bahçe işleri, romantik kitaplar ve keman onun hayatının özetidir desek abartmış olmayız. Doktorluk ile ilgili çevresini ve tecrübesini edebiyata çok başarılı altarabildiğini söylemek mümkündür. 40 farklı ülkede yayımlanan kitapları, 25 milyondan fazla kopya satmıştır. Tess Gerritsen, kendisi ile aynı kategorinin büyük isimleri olan James Patterson ve Stephen King'in de onayını almış; Stephen King onu "Michael Crichton'dan bile daha iyi" olarak tanımlamıştır. 2001'de Gerritsen'in ilk suç gerilim romanı olan şu an incelemesini yaptığım Cerrah kitabını yayımlanmıştır ve cinayet masası dedektifi Jane Rizzoli bu kitapta ortaya çıkmıştır. Bu kitapta ikinci karakter olmasına rağmen Rizzoli...