Ana içeriğe atla

Ayfer Tunç - Bir deliler evinin yalan yanlış anlatılan kısa tarihi incelemem

Ayfer Tunç bu kitapta en büyük hayali olan psikiyatristliğe göz kırparak psikolojik ögelerin içine dalarak güzel bir psikolojik roman oluşturmuş. Örneğin; Erdem Bey, Oidipus kompleksi yansıması. Michel Foucault'un Deliliğin Tarihi isimli o kalın ve çok dolu kitabını okuduktan sonra bu kitap çok daha anlam ifade etti benim için.


Kitabın adında geçen yalan yanlış ifadesi ile ilgili olarak net bu doğrunun olmadığına gönderme yapmak istediğinden seçtiğini, rastgele seçmediğini anlamamız lazım.Kitap, birçok hikayenin karışık bir şekilde birbirine girmesinden oluşuyor. Olay bir hastanenin etrafında şekilleniyor. Yine olaylar tek bir günde başlıyor ve bitiyor. Bu kadar kalın bir kitabı ve bu kadar kaliteli, zor bir olay örgüsünü oluşturabilmek işte o önemli diyebileceğimiz yazarların işi. Ayfer Tunç bence yaşayan en önemli kadın yazar. Nobel'e birini öner deseler bana kesin onu önerirdim sanıyorum. Ama şunu da söylemekte fayda var. Bu kitabı herkes okumasın. Okuyacaklarda hızlıca bitirsin. Çünkü cidden çok karakter, nesne ve hikaye olan bir kitap. Her şey birbirine giriyor. Tecrübeli psikolojik roman sevenler okusun diyebilirim.

Her saniye kitapta bir yeni karakter ekleniyor. Bu dünya ciddi sizin kafanızı bulandıracak ama odaklanmanız gereken kısım kitaptaki hikaye olacak. Noluyoruz kardeşim ya demeyin. Kitapta çünkü belli bir ana karakter yok. Hastanenin kurucularından, başhekiminden, doktoruna, hemşiresine, hastasına, hastabakıcısına kadar kitapta onlarca çeşit meslek grubundan konuyla alakalı karakterler mevcut. Tamı tamına 378 karakter var. Ama dediğim gibi bunun bir önemi yok. Mevzu hikaye. Kitapta delilerden çok diğerlerini, yani akıllı diye geçinenleri sorguluyor ve onlara üzülüyorsunuz. Akıllının tersi deli, delinin tersi de akıllı değildir, diyerek de göndermesini yapıyor usta kalem. Yazar da zaten bizden bunu istiyor.

Ayfer Tunç, toplumsal ve tarihsel bir altyapıyla çizim yapıyor ve Türkiye panoromasını bu parçaları birleştirerek tamamlıyor. Asıl amaç bir akıl hastanesi hikayesi yazmakmış ama gelin görün ki akıl hastanesi hikayesi bir anda Türkiye hikayesine dönüşüvermiş.

Perec'in Yaşam Kullanma Kılavuzu, Ahmet Hamdi'nin Saatleri Ayarlama Enstitüsü ve Feyyaz Kayacan'ın Bir Deli Değilin Defterleri adlı kitabı yol haritasını Ayfer Tunç'un oluşturmuş.

Kitaptaki birçok şeyin gerçek hayatta da karşılığı var. Örneğin; Kara Çarşamba 2001 de yaşanan ekonomik krize bir gönderme. 14 şubatta yaşanan kitaptaki bu olay gerçek hayattaki karşılığında da yine şubatta yaşanmıştı. Yine Samsun'daki hastanede de gerçekte var olan bir hastane. 2. Abdulhamit döneminde yapılan Samsun'daki hastanede 2007 de yangın ile kullanımına son verilen ve Ruh ve Sinir Hastalıkları için kullanılan bir hastane.


Böyle bir hikaye acaba nereye bağlanır ki diye düşünüp sonunu kesin getireceksiniz ve sizi tatmin edecek uygun bir son ile karşılaşacaksınız. Bu net.

İlk okunacak Ayfer Tunç kitabı bu olmamalı. Oğuz Atay ve Ahmet Hamdi'nin kendisini öğrencisi gibi gördüğünden belki bilinmez, her kitabında ayrı bir zorluk ve teknik var. Edebi dili de günümüz için fazla ileride. Hayran olunası bir isim. Benim okuduğum bu ikinci kitabı oldu. Suzan defterde kitapta soldaki sayfalar ayrı, sağdaki sayfalar ayrı ilerliyordu. O da yine zor ve özel bir tekniği olan bir kitaptı ama konusu ve edebi zenginliği ile kendine bizi aşık etmişti. Bu kitapta yine aynı şekilde. Bu kadar karakter olmasına rağmen konu bütünlüğü ve hikaye asla dağılmıyor. Özel bir kalem olduğunu bilmeli ve yaşarken kıymet vermeliyiz Ayfer Hanıma. Zor ama eğlenceli bir kitaptı. Herkese önerimdir.

Kitaba puanım 9.

Yorumlar

  1. Unuttuğumu düşündüğüm okudukça olayları kişileri hatırladığım kitap. Evet ikinci kez okudum. Kapak Kızı, Yeşil Peri Gecesi ve Osman
    Bu sura ile okumanızı öneririm naçizane🌸 Emeğinize sağlık

    YanıtlaSil
  2. Kitap analizi için teşekkürler. Çok güzel tespitler. Hemen alıp okuyacağım. Ayfer Tunç zaten sevdiğim bir yazar. Ayrıca Ahmet Hamdi Tampınar sağlamasını yaptınız, yazarı neden bu kadar çok beğendiğimi daha iyi anladım. Çünlü;bu ülkede Nobel hakemden yazarların başında gelir benim için. Kaleminize sağlık. Umarım Ayfer Tunç da hakkettiği değerin tam karşılığını alır.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yorumda isim çıkmadı tekrar denemek istedim silemiyorum da teknoloji özürlü . Yasemin İbiş

      Sil

  3. Adsız8 Şubat 2025 12:04
    Unuttuğumu düşündüğüm okudukça olayları kişileri hatırladığım kitap. Evet ikinci kez okudum. Kapak Kızı, Yeşil Peri Gecesi ve Osman
    Bu sura ile okumanızı öneririm naçizane🌸 Emeğinize sağlık

    YanıtlaSil
  4. İnceleme için teşekkürler,iyi bir ön fikir oldu bana...

    YanıtlaSil
  5. Emre Hocam yine çok değerli bir kitap incelemesi yapmış. Fotoğraflar ile incelenizi kuvvetlendirmişsiniz. Daha olsaydı okurdum keyifle. Çok teşekkür ederim, emeğinize sağlık.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ali Bektaş ve Gün Yüzü kitabı incelemem

Ali Bektaş, bence edebiyat dünyasının gerçek bir neferi. Kendisi ile bilen iyi bilir ki güzel bir dostluğumuz ve bidünyakitap çatısı altında da ortak bir çalışma alanımız var. İncelemeyi şunu belirtmeliyim ki; ne yazar, ne de kitap bazında objektif düşünce dışında yazmayacağım, bunu incelemeyi okuyan okur dostlarımın bilmesini her şeyden evvel rica ederim. Kitap yazmanın değil, basmanın bile zor olduğu bir dönemde yayınevi açarak bence büyük bir cesaret önderi olarak da ben Ali Bektaş'ı hep yorumlamışımdır. Kitap dünyasına girenler aslında nahif olması gereken bu dünyada çok fazla torpil vs döndüğünü de bence iyi bilir. Benim istediğim oranda kitabın basılır, benim organize edeceğim sadece etkinliklere katılabilirsin, benim istediğim sene dolmadan başka yayınevine geçemessin, ikinci baskı problemleri, editöryel, kapak tasarımı ile ilgili problemler, baskıda kalitesizlikler, ilgisiz yayınevleri vs vs. Saymakla bitmez. Bu dünyanın kitap grubu kurduktan sonra bende çok merkezine oturm...

Ahmet Ümit - Yırtıcı Kuşlar Zamanı İncelemem

Ahmet Ümit'i artık herkes çok iyi tanıyor, o nedenle uzun uzun onu anlatmayacağım. Polisiye denilince bence açık ara ülke edebiyatımızın yetiştirdiği en önemli isim. Bu kitapta da bu kalitesini yine tatmin edici ölçüde ortaya koymuş. Daha önce Ahmet Ümit'in 2 kitabını okumuştum. Bunlar Kayıp Tanrılar Ülkesi ve Patasana kitapları idi. Bu iki kitabı daha çok sevdim. Bu kesin. Hatta kendimce doğal olarak Ahmet Ümit polisiyesi birbirine çok benzeyen iki kitap olduğu için yani tarihi ögelerin olduğu bir kurgu olduğundan dolayı bu şekilde hep sanırım yazıyor diye bende bir düşünce oluşmuştu. O iki kitapta ana kahramanlar Başkomiser Nevzat değildi. Nevzat, sonradan kitabın bir noktasında ortaya çıkan bir karakterdi. Ama bu kitapta kitap baştan sonra Nevzat'ın zihninin etrafında dönerek ve onun ben diliyle anlatmalarıyla şekillenerek ilerliyor. Benim okuduğum kitaplardan farkı sanırım bu ve tarihi ögeler idi. Ahmet Ümit'in mitoloji sevgisini ve merakını onu tanıyan ve kitapları...

Gülten Dayıoğlu - Yüzler ve Sözler kitabı incelemem

İlkokul 4.sınıftayım. Yani yaklaşık 11 yaşındayım. Sınıf öğretmenimiz Mukedder hocam sınıfa geliyor ve çocuklar sizi birazdan değerli bir yazarla tanıştıracağım diyor. Bu değerli yazar o zamanlarda bile 66 yaşında. Tabii hayatımda hiç yazar görmemiş biriyim o dönem için ve şu andaki gibi herkesin yazar olduğu bir dönemde zaten değil. Ciddi bir saygı ve merak söz konusu. Gidiyorum ve konferans salonunda sıraya giriyorum. Midos Kartalının Gözleri isimli romanı satın alıyorum, imzalatıyorum ve sonradan öğreniyorum ki bu büyük yazar çocuk kitapları yazması ile ünlüymüş. Hemen imzasını alıp eve gidip anneme bu yazarın kitabını aldığımı anlatıyorum. O kitabı yanlış hatırlamıyorsam o dönem hemen okumadım. İlk okuduğum kitap nedense benim belleğimde hep annemin de hayran olduğu Ayşe Kulin ve Adı Aylin kitabı olarak kalmış. Kendisi ile 2001 yılında çok büyük bir yazar iken tanışmıştım ve şimdi aradan dile kolay 23 sene geçmiş ve kitap okuma grubuma getirme fırsatı yakaladım. Dile kolay 91 kitap...