Ana içeriğe atla

Dazai'nin Pandora'nın Kutusu İncelemem

Mitolojide Pandora'nın kutusu nedir? İçinde kötülükleri barındıran sihirli bir kutudur. Meşhur Zincire Vurulmuş Prometheus hikayesi de yine bu konuyla ilintili. Pandora, ceza olarak mitolojiye göre yaratılan ilk kadın. Kadınlar yani ceza için Zeus abi tarafından dünyaya gönderilmiş :))) Dinimizde geçen Havva annemizin miyolojideki karşılığı yani. Zeus, güzel Pandora’yı, Prometheus’un ikizi olan Epimetheus‘a bir kutuyla gönderir. Kapıyı çalan Pandora’nın güzelliğinden büyülenmiş olan Epimetheus, onu evine alır ve ertesi gün onunla evlenir. Söz konusu kutuyu açmasını Pandora’nın kulağına fısıldayan Zeus’un, artık insanlıktan intikam alma zamanı gelmiştir. Zeus sayesinde kutuyu açan Pandora, insanlık arasında mutsuzluğu salıvermiştir. Böylece kötülükler dünyaya ve insanlığa yayılmıştır. Tanrılar başımızı yakmış yani anlayacağınız :)))

Pandora'nın kutusu kitabı ile ilk şunu belirtmekte fayda var; kitap kolay okunabilen bir eser değil. Yazım şekli kitabı özgün bir hale getirmiş. Sırf bu özgünlüğü yaşamak için bile denenebilir.

Yine Japon edebiyatına alışan siz okurların bildiği bazı gerçekler vardır. Bunlardan bir tanesi de Japonların hassas kalpleri ve uç noktada hayat yaşayan kişiler oluşları. Dazai, esrarkeş, veremli, asabi, kavgacı ve alkolik biri olarak birkaç kez intihar etmeye de kalkışan biriydi. Hayatına da zaten metresi ile birlikte intihar ederek son vermiştir. O nedenle ileri derecede depresif kafa yapısını ve sorgulayan kafa yapısını eserlerinde görmek mümkündür. Genelde eserlerinde yalnızlık, varoluşçuluk, içe dönük kişilik gibi noktalara değinerek yazar.

Bu kitapta da karakterlerin hepsi insan doğasının farklı yönlerini ve hayatın zorluklarını ele alan karakterler. Asıl amaç yani insan doğasının karmaşıklığını bizlere anlatmak. Takıntı ve kaygı bozukluğu ile ilgili de bazı psikolojik rahatsızlıkları da yine kitapta görüp, Dazai'nin depresif dünyasına da girebilirsiniz. Farklı pencerelerden bakabilmek için ve yine aynı şekilde karanlık zihinleri de algılayabilmek için bu kitap fayda sağlar. Öncelikle Dazai'nin ben modunuzun düşük olduğu dönemlerde okunmasının taraftarı değilim, bunu da belirtmek lazım.

II. Dünya Savaşı’nın buhranı tüm ülkeyi sarmışken, yakalandığı hastalıkla mücadele eden Risuke, bir taraftan hayatını düzeltmeye çalışır. Bu karanlık dehlizde tek ışığı arkadaşına yazdığı mektuplardır. Risuke’nin kaleme aldığı her kelime, kendi yaşam yükünün yanı sıra bir ülkenin girdiği çıkmazı, kadın-erkek ilişkilerini, yıkılan hayatları ve her şeye rağmen yeşermekte olan umutları bizlere anlatır.

Kara mizah, içe dönüklük, melankoli her yerde. Kitap, Dazai'nin sevgilisi ile intiharından sadece 3 sene evvel yazılmıştır. Bu da Dazai'nin gittiği varoluşsal uçurumu da bizlere daha net gösteriyor. Kitap, 2.dünya savaşı sonrası anlatır.

Kitaba puanım 7.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ali Bektaş ve Gün Yüzü kitabı incelemem

Ali Bektaş, bence edebiyat dünyasının gerçek bir neferi. Kendisi ile bilen iyi bilir ki güzel bir dostluğumuz ve bidünyakitap çatısı altında da ortak bir çalışma alanımız var. İncelemeyi şunu belirtmeliyim ki; ne yazar, ne de kitap bazında objektif düşünce dışında yazmayacağım, bunu incelemeyi okuyan okur dostlarımın bilmesini her şeyden evvel rica ederim. Kitap yazmanın değil, basmanın bile zor olduğu bir dönemde yayınevi açarak bence büyük bir cesaret önderi olarak da ben Ali Bektaş'ı hep yorumlamışımdır. Kitap dünyasına girenler aslında nahif olması gereken bu dünyada çok fazla torpil vs döndüğünü de bence iyi bilir. Benim istediğim oranda kitabın basılır, benim organize edeceğim sadece etkinliklere katılabilirsin, benim istediğim sene dolmadan başka yayınevine geçemessin, ikinci baskı problemleri, editöryel, kapak tasarımı ile ilgili problemler, baskıda kalitesizlikler, ilgisiz yayınevleri vs vs. Saymakla bitmez. Bu dünyanın kitap grubu kurduktan sonra bende çok merkezine oturm...

Ahmet Ümit - Yırtıcı Kuşlar Zamanı İncelemem

Ahmet Ümit'i artık herkes çok iyi tanıyor, o nedenle uzun uzun onu anlatmayacağım. Polisiye denilince bence açık ara ülke edebiyatımızın yetiştirdiği en önemli isim. Bu kitapta da bu kalitesini yine tatmin edici ölçüde ortaya koymuş. Daha önce Ahmet Ümit'in 2 kitabını okumuştum. Bunlar Kayıp Tanrılar Ülkesi ve Patasana kitapları idi. Bu iki kitabı daha çok sevdim. Bu kesin. Hatta kendimce doğal olarak Ahmet Ümit polisiyesi birbirine çok benzeyen iki kitap olduğu için yani tarihi ögelerin olduğu bir kurgu olduğundan dolayı bu şekilde hep sanırım yazıyor diye bende bir düşünce oluşmuştu. O iki kitapta ana kahramanlar Başkomiser Nevzat değildi. Nevzat, sonradan kitabın bir noktasında ortaya çıkan bir karakterdi. Ama bu kitapta kitap baştan sonra Nevzat'ın zihninin etrafında dönerek ve onun ben diliyle anlatmalarıyla şekillenerek ilerliyor. Benim okuduğum kitaplardan farkı sanırım bu ve tarihi ögeler idi. Ahmet Ümit'in mitoloji sevgisini ve merakını onu tanıyan ve kitapları...

Gülten Dayıoğlu - Yüzler ve Sözler kitabı incelemem

İlkokul 4.sınıftayım. Yani yaklaşık 11 yaşındayım. Sınıf öğretmenimiz Mukedder hocam sınıfa geliyor ve çocuklar sizi birazdan değerli bir yazarla tanıştıracağım diyor. Bu değerli yazar o zamanlarda bile 66 yaşında. Tabii hayatımda hiç yazar görmemiş biriyim o dönem için ve şu andaki gibi herkesin yazar olduğu bir dönemde zaten değil. Ciddi bir saygı ve merak söz konusu. Gidiyorum ve konferans salonunda sıraya giriyorum. Midos Kartalının Gözleri isimli romanı satın alıyorum, imzalatıyorum ve sonradan öğreniyorum ki bu büyük yazar çocuk kitapları yazması ile ünlüymüş. Hemen imzasını alıp eve gidip anneme bu yazarın kitabını aldığımı anlatıyorum. O kitabı yanlış hatırlamıyorsam o dönem hemen okumadım. İlk okuduğum kitap nedense benim belleğimde hep annemin de hayran olduğu Ayşe Kulin ve Adı Aylin kitabı olarak kalmış. Kendisi ile 2001 yılında çok büyük bir yazar iken tanışmıştım ve şimdi aradan dile kolay 23 sene geçmiş ve kitap okuma grubuma getirme fırsatı yakaladım. Dile kolay 91 kitap...