Ana içeriğe atla

Ezgi Tanergeç'in Devridaim kitabı incelemesi

Ezgi Tanergeç, 1980 doğumlu. Radyo televizyon ve sinema bölümü bitirdi. Bir dönem televizyon kanallarında prodüktörlük, film sektöründe set fotoğrafçılığı gibi görevlerde bulundu. Dergi yazıları yazdı. Çeşitli kurumlarda basın danışmanlığı yaptı. 2020'de yazmaya başladığı ilk romanı ve şu anda da incelemesini yaptım kitap olan Devridaim isimli kitap Turgut Özakman ilk roman ödülüne layık görüldü, ayrıca 2024 Orhan Kemal Roman ödülünü de yine aynı kitapla kazandı. Ödülünü Türk roman tarihinin en önemli kadın yazarlarından Ayşe Kulin'den almıştır.

Devridaim kitabı ciddi bir emek verilerek hazırlandığını düşündüğüm bir kitap. Kitabın kopyalarını tutmadığından yeniden yazıldığı biliyorum. Kitap 2019 İstanbul, 1968 İstanbul, 1868 İstanbul dönemlerine girip çıkarak ilerleyen, bir çok merak unsurunu da bu geçişlerde oluşturan bir kitap olma özelliğini taşıyor.

Kitapta net bir ana karakter olduğunu düşünmüyorum. Her dönemin kendi ana karakteri var. Damacana satıcısı olan Serkan, Işık isimli sevdiğine kavuşma arzusunda olan saf aşık Macit, Yunan asıllı Osmanlı devlet adamı, diplomat, çevirmen ve oyun yazarı olan Ahmet Vefik Paşa kitaptaki anakaraklerden bazıları.

Ahmet Vefik Paşa demişken, kendisinin ilk Türkçülerden, dönemin Milli Eğitim Bakanı ve iki ayrı döneminde sadrazamı ve valisi olduğunu yani gerçek bir karakter olduğunu söylemekte fayda var. Ayrıca Bursa'ya dönemin önemli tiyatrolarından bir tanesini yaptığını ve sanata önem veren yazar bir kişilik olduğunu da belirtmeliyiz. Yine kendileri önemli yazarlar ve düşünürler Victor Hugo ve Voltaire'ın tercümelerini de o dönem için yapmıştır. Kendisi ilk Türkçe sözlük sayılabilecek Lehçe-i Osmani'yi de yazmıştır ve tarih, felsefe, atasözü ve kısa Osmanlı Tarihi gibi birçok alanlarda da eserler vermiş yetkin bir kişidir.

Yine kitapta geçen Ahmet Vefik Paşa'nın Zor Nikahı adlı eseri de doğal olarak gerçek bir eserdir ve Ezgi Hanım araştırma konusunda işini iyi yapmıştır da diyebiliriz. Dönem ögeleri kullanmada iyi olduğu düşündüğüm yazarımız, dönem dilini kullanma da bana kalırsa başarılı değildir. Ama bu 1980 doğumlu birisi için pek tabii olarak kolay bir şey değildir. Belki profesyonel Osmanlı alanında derleme konusunda yardım alsa idi bu konu daha kusursuz görünebilirdi. Belki de aldı, bilemiyorum. Ama belirttiğim gibi eski dönem, 1868 ler yeni Türkçe ve ifadeler gibi geldi bana. Osmanlı dilini kullanmak okuyucunun zor anlayacağından tercih edilmemiş de olabilir.

Kitapta bir kapı önünde bir taş ve bir mektup bulunur, bu olay kitaba gizem katar ve olaylar ilerler. Aslında insanlar aynı yerlerde, farklı hayatlar yaşayan insanlardır. Hikayeler birbirine benzemez. Ama acılar bildiğiniz üzere hep ortak acı olmuştur. Herkesin sınavı birbirinden farklıdır. Kimsenin hayatı kolay değildir. Bu gizem unsuru kitabın sonuna kadar varlığını devam ettiriyor. Sıkılmadan ve akıcı bir şekilde kitap son buluyor. Okunmaya değer bir hal aldırıyor.

Kitaba bir su yolculuğu demek bence iyi bir özet için yeterli olur. Yola çıkışta diğer bir unsur şu; yaptıklarımızı yapmasaydık, yapamadıklarımızı ya da yapabilse idik, bu gün ne değişirdi? Kitabı okurken bu soru sizin kafanızı yoracak. Macit ve Serkan karakterlerini çok sevecek ve sanıyorum bazı sahneleri unutmayacaksınız.

Ödül şu şekilde duyurulmuş: "Devridaim'i ondokuzuncu yüzyılın ikinci yarısından başlayıp 2019’lara kadar devam eden tarihsel kesitlerin ustalıkla kurgulanmış bir kuşak hikayesiyle birleştirilmesi; 68 kuşağının Türkiye tarihine damga vuran toplumsal olaylarının ve karakter hikayelerinin, dünyadaki temel kaynakların tükendiği günümüzün toplumsal ve politik gerçekliği ile başarılı bir şekilde bir araya getirilmesi; insan, toplum ve zamana dair güçlü bir anlatıma sahip olmasından dolayı 2024 yılı, 53. Orhan Kemal Roman Armağanı’na değer görmüştür."

Kendisi ayrıca bana kitabı imzalı olarak nahif bir şekilde hediye etti. Umarım edebiyattaki süreci ve bize kattıkları daimi olur. Yeni kitabı da çıktı. O da umarım bu kirap gibi başarılı olur. Olacağını da düşünüyorum. Çünkü bu kadar karışık bir puzzle parçasını yan yana getirmek büyük bir yetenek gerektiren bir iş. O nedenle ilerleyen dönemlerde unutulmaz eserler çıkaracağını da varsayıyorum. O konfor alanı hayatında hep olur, vakti ve huzuru yerinde olur ve yazmaya devam eder diyorum.

Kitaba puanım 8.

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ali Bektaş ve Gün Yüzü kitabı incelemem

Ali Bektaş, bence edebiyat dünyasının gerçek bir neferi. Kendisi ile bilen iyi bilir ki güzel bir dostluğumuz ve bidünyakitap çatısı altında da ortak bir çalışma alanımız var. İncelemeyi şunu belirtmeliyim ki; ne yazar, ne de kitap bazında objektif düşünce dışında yazmayacağım, bunu incelemeyi okuyan okur dostlarımın bilmesini her şeyden evvel rica ederim. Kitap yazmanın değil, basmanın bile zor olduğu bir dönemde yayınevi açarak bence büyük bir cesaret önderi olarak da ben Ali Bektaş'ı hep yorumlamışımdır. Kitap dünyasına girenler aslında nahif olması gereken bu dünyada çok fazla torpil vs döndüğünü de bence iyi bilir. Benim istediğim oranda kitabın basılır, benim organize edeceğim sadece etkinliklere katılabilirsin, benim istediğim sene dolmadan başka yayınevine geçemessin, ikinci baskı problemleri, editöryel, kapak tasarımı ile ilgili problemler, baskıda kalitesizlikler, ilgisiz yayınevleri vs vs. Saymakla bitmez. Bu dünyanın kitap grubu kurduktan sonra bende çok merkezine oturm...

Ahmet Ümit - Yırtıcı Kuşlar Zamanı İncelemem

Ahmet Ümit'i artık herkes çok iyi tanıyor, o nedenle uzun uzun onu anlatmayacağım. Polisiye denilince bence açık ara ülke edebiyatımızın yetiştirdiği en önemli isim. Bu kitapta da bu kalitesini yine tatmin edici ölçüde ortaya koymuş. Daha önce Ahmet Ümit'in 2 kitabını okumuştum. Bunlar Kayıp Tanrılar Ülkesi ve Patasana kitapları idi. Bu iki kitabı daha çok sevdim. Bu kesin. Hatta kendimce doğal olarak Ahmet Ümit polisiyesi birbirine çok benzeyen iki kitap olduğu için yani tarihi ögelerin olduğu bir kurgu olduğundan dolayı bu şekilde hep sanırım yazıyor diye bende bir düşünce oluşmuştu. O iki kitapta ana kahramanlar Başkomiser Nevzat değildi. Nevzat, sonradan kitabın bir noktasında ortaya çıkan bir karakterdi. Ama bu kitapta kitap baştan sonra Nevzat'ın zihninin etrafında dönerek ve onun ben diliyle anlatmalarıyla şekillenerek ilerliyor. Benim okuduğum kitaplardan farkı sanırım bu ve tarihi ögeler idi. Ahmet Ümit'in mitoloji sevgisini ve merakını onu tanıyan ve kitapları...

Gülten Dayıoğlu - Yüzler ve Sözler kitabı incelemem

İlkokul 4.sınıftayım. Yani yaklaşık 11 yaşındayım. Sınıf öğretmenimiz Mukedder hocam sınıfa geliyor ve çocuklar sizi birazdan değerli bir yazarla tanıştıracağım diyor. Bu değerli yazar o zamanlarda bile 66 yaşında. Tabii hayatımda hiç yazar görmemiş biriyim o dönem için ve şu andaki gibi herkesin yazar olduğu bir dönemde zaten değil. Ciddi bir saygı ve merak söz konusu. Gidiyorum ve konferans salonunda sıraya giriyorum. Midos Kartalının Gözleri isimli romanı satın alıyorum, imzalatıyorum ve sonradan öğreniyorum ki bu büyük yazar çocuk kitapları yazması ile ünlüymüş. Hemen imzasını alıp eve gidip anneme bu yazarın kitabını aldığımı anlatıyorum. O kitabı yanlış hatırlamıyorsam o dönem hemen okumadım. İlk okuduğum kitap nedense benim belleğimde hep annemin de hayran olduğu Ayşe Kulin ve Adı Aylin kitabı olarak kalmış. Kendisi ile 2001 yılında çok büyük bir yazar iken tanışmıştım ve şimdi aradan dile kolay 23 sene geçmiş ve kitap okuma grubuma getirme fırsatı yakaladım. Dile kolay 91 kitap...