Ana içeriğe atla

Sular Üstünde Gökler Altında - Kaan Murat Yanık incelemem

Kaan Murat Yanık, Türk dili edebiyatı bölümünden mezundur. Bence bu nedenle de kelime hazinesi geniştir ve Türkçe'yi de güzel kullanmaktadır. Edebiyat dünyasına çok küçük yaşlarda girmiş bir yazardır. İlk eserlerini deneme ve öykü türlerinde vermiştir. Daha sonra yazarlığının yanı sıra televizyon dünyasına da giren yazarımız, yayınevinde editörlük ve danışmanlık yapmanın yanı sıra çeşitli yazım atölyelerinde dersler de vermiştir. Bu faaliyetlerini halen sürdürmektedir. Özellikle Butimar ve Dünyasızlar kitapları edebiyat dünyasında çok beğenilmiştir.Ödüllü bir yazardır.

Sular Üstünde Gökler Altında kitabı 15.yy'da yaşayan başkahramanımız Kalender'in yaptığı denizaşırı yolculuklarını anlatıyor. Kalender çizim yeteneği hayli gelişmiş birisi. Haritalar çiziyor. Bu noktada, yazar başkahramanımızı kurgularken 16.yy'da tüm dünyaya ün salmış tarihimizin önemli kartografı olan Piri Reis'ten esinlenmiş diye düşündüm.

Kahramanımız Kalender, amansız bir aşka tutulmuş olmasının yanı sıra kendi kafasının içinde de yaşayan birisi. Aynı zamanda dünyaya ve ailesine karşı kendisini ispatlama çabası içerisinde.

Yolculuklardan birinde Ustinya'ya aşık olur. Ustinya'yı köle olarak hırsızlık parasıyla satın alır. Babasına satın alma parasını düşük söyler. Babasıyla bu süreçte arası açılır, nedeni babasının kızı gelin olarak istememesidir. Zaten daha sonra da kızı müneccimbaşına kaptırır. Artık hem sevdiği kızdan uzak, hem de kahramanımızın arası babasıyla kötüdür.

Kitaptaki en önemli mevzu ataya saygı göstermektir. Babası ona ne yaparsa yapsın, kırılmaz, saygısından ödün vermez. Bu bölümlerde anne babaya olan geçmişizde var olan saygı kültürünü net olarak görüyoruz. Yazar bu hususları eserde güzel işlemiş. Babası ile arasının açık olduğu dönemde bile genimizdeki o baba oğul ilişkisini görüyoruz. Babaya anneye layık evlat olmak, babasının oğlu olmak, annesinin gözü olmak gibi kelimeler bu kısımlar için ideal olarak kullanılabilir.

Diğer bir aile kültürü de yola çıkarken anadan, babadan helallik alma mevzusu. Bunun da örneğini görüyoruz. Yola çıkmadan Kalender babasından helallik alıyor ve yola çıkıyor. Günümüzde anne babaya, eşe, dedeye , büyük annelere, aile büyüklerine sıla-ı rahimin bittiği net bir şekilde görüyoruz. Yani ziyaret kültürü tamamen bitti. Millet bayram gelse de tatile gitsem kafasında. Kimse el öpeyim, büyüklerimi mutlu edeyim diye düşünmüyor. Halka daraldı. Şu an sadece anne babanın elini öpen çocuklar, hooop direk tatile gidiyor. Bu da şu demek; yakında son bir halka kaldı: Çekirdek aile. Bu kısmı okurken aklıma bu geldi. Kabristan ziyaretleri bitti. Sevgi sözcükleri azaldı. Büyükler de duruma ayak uydurur oldu vs. Durum kötü. Hayırlısı.

Kitabın ilerleyen sayfalarında tarihi bir karakter ekleniyor: Kristof Kolomb. Kalender'e yol arkadaşıoluyor. İntikam hırsı, aşkını arama hırsı tabii gittikçe kor alev haline dönüşüyor. Yolculukta Kalender'in karşısına bir çok engel çıkıyor.Kafasında, vicdanında kendisini yumuşatma anahtarı ise babası oluyor. Hep onu anar, ona kavuşma arzusu, her şeyin kapısını açacaktır diye kendini avutur. Bu kısımlar fazla abartı geldi. Benim mantık terazimde sallantı yarattı.

Kolomb bilindiği üzere, 1451- 1506 arasında yaşamıştır. Kitapta bulmaya çalıştığı yer Doğu Hint Adaları. Yani bu mevzu da gerçek.

Kitabın sonu ve verdiği mesaj iyiydi. Aşk, baba, sevgi, saygı, umut, kader ile ilgili bir son yazmış yazarımız. Yan karakter azdı. Kitabın kalınlığına göre olay örgüsü de yine sınırlı idi. Yine Kolomb dönemi ile ilgili daha geniş bir araştırma, yine gerçek olaylarla birleşen bir kurguya ağırlık verilse daha da iyi bir kitap olabilirdi diye düşünüyorum.

Yazarın dili iyi. Kitap akıcı. Dönem dili ise tatmin edici değil. Dönem kurgusu da tatmin etmedi yine.

Kitaptaki iyi ve kitabı özetler bir alıntı ile incelememi sonlandırıyorum;

"Umut etmeye ve masalların içinde kaybolmaya ihtiyacımız var. Hayat karşısında başka türlü direnemeyiz."

Kitaba puanım 7.

Yorumlar

  1. Merve Çağlar3 Eylül 2024 00:08

    Emeğine sağlık Emre abi. Çok güzel bir değerlendirme olmuş.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Alex Schulman - Malma İstasyonu İncelemem

Alex Schulman şu an günümüz İsveç Edebiyatının en önemli 5 isminden birisi. Sadece yazar değil, gazeteci, blog yazarı ve televizyon ve radyo programcısı da aynı zamanda. Hatta kendi ülkesinde podcast dünyasında en tanınan isim. Babası TV yapımcısı ve gazeteci, annesi ise TV sunucusudur. Kariyerine film eleştirmeni olarak giriş yapmıştır. Daha sonra çevirmenlik ve köşe yazarlığı da yapmıştır. İsveç'in en önemli mizah sitesinin sahibidir. Podcastleri, İsveç Podcast Radyo Ödülleri En İyi Orijinal Kanal ve En İyi İsveç Kanalı ödüllerini kazanmıştır. 4 otobiyografik kitap yazmış ve hepsi de İsveç'te çok satanlar arasına girmiştir. 2020'de yayınlanan ilk romanı Hayatta Kalanlar ile Schulman, uluslararası ilk büyük çıkışını yapmıştır. Yayın hakları otuz üç ülkeye satılan ve dünya çapında büyük beğeni toplayan Hayatta Kalanlar, Alex Schulman'ı küresel sahnede dikkate alınması gereken bir edebi güç olarak konumlandırmıştır. Şu an incelemesini yaptığım kitabı ise şimdilik son kit...

Ahmet Ümit - Yırtıcı Kuşlar Zamanı İncelemem

Ahmet Ümit'i artık herkes çok iyi tanıyor, o nedenle uzun uzun onu anlatmayacağım. Polisiye denilince bence açık ara ülke edebiyatımızın yetiştirdiği en önemli isim. Bu kitapta da bu kalitesini yine tatmin edici ölçüde ortaya koymuş. Daha önce Ahmet Ümit'in 2 kitabını okumuştum. Bunlar Kayıp Tanrılar Ülkesi ve Patasana kitapları idi. Bu iki kitabı daha çok sevdim. Bu kesin. Hatta kendimce doğal olarak Ahmet Ümit polisiyesi birbirine çok benzeyen iki kitap olduğu için yani tarihi ögelerin olduğu bir kurgu olduğundan dolayı bu şekilde hep sanırım yazıyor diye bende bir düşünce oluşmuştu. O iki kitapta ana kahramanlar Başkomiser Nevzat değildi. Nevzat, sonradan kitabın bir noktasında ortaya çıkan bir karakterdi. Ama bu kitapta kitap baştan sonra Nevzat'ın zihninin etrafında dönerek ve onun ben diliyle anlatmalarıyla şekillenerek ilerliyor. Benim okuduğum kitaplardan farkı sanırım bu ve tarihi ögeler idi. Ahmet Ümit'in mitoloji sevgisini ve merakını onu tanıyan ve kitapları...

Tess Gerritsen - Cerrah İncelemem

Tess Gerritsen, Çin kökenli Amerikalı roman yazarı ve emekli pratisyen hekimdir. Gerçek adı Terry'dir. Adını değiştirme nedeni yazarlık hayatında erkek olarak sanılmasındandır. Gizem ve polisiye denilince çağdaş edebiyatta sanırım akla gelecek 5 isimden de aynı zamanda biridir. Bahçe işleri, romantik kitaplar ve keman onun hayatının özetidir desek abartmış olmayız. Doktorluk ile ilgili çevresini ve tecrübesini edebiyata çok başarılı altarabildiğini söylemek mümkündür. 40 farklı ülkede yayımlanan kitapları, 25 milyondan fazla kopya satmıştır. Tess Gerritsen, kendisi ile aynı kategorinin büyük isimleri olan James Patterson ve Stephen King'in de onayını almış; Stephen King onu "Michael Crichton'dan bile daha iyi" olarak tanımlamıştır. 2001'de Gerritsen'in ilk suç gerilim romanı olan şu an incelemesini yaptığım Cerrah kitabını yayımlanmıştır ve cinayet masası dedektifi Jane Rizzoli bu kitapta ortaya çıkmıştır. Bu kitapta ikinci karakter olmasına rağmen Rizzoli...