Ana içeriğe atla

Karamazov Kardeşler Dostoyevski İncelemem

Karamazov Kardeşler, Büyük Günahkarın Tarihi isimli taslak kitabın ilk bölümünün adıdır. Bu kitap yazıldıktan sadece 2 ay sonra Dostoyevski öldüğü için taslak tamamlanamamış ve ilk bölümü yayınlanmıştır. Düşünsenize bu kitap Dostoyevski 3 ay evvel ölse şu an okuyamayacaktık. Hayatın, her anın kıymetini bilelimin bir örneği gibi. Bu kitabın o nedenle ekstra kıymetini bilelim.

Romanın kavramı, ideolojisi ve dini ve felsefi bakış açısı, başta Victor Hugo ve Leo Tolstoy olmak üzere diğer yazarların eserlerinin yanı sıra Vladimir Solovyov ve Nikolai Fedorov gibi filozofların ve dini düşünürlerin eserlerinden büyük ölçüde etkilenmiştir.

"Yaşlı Zosima'nın Hikayesi" ile ilgili kısmın kitaptaki varlığı ve bu kısmın yayınlanması, Ortodoks inancının ve kilisenin öğretilerinin ruhuyla ve mevcut geleneklerle uyuşmayan mistik ve sosyal öğretileri devlet ve kamu düzenini ekiliyor denilerek 1886'da Rusya'da yasaklanmış ve ne yazık ki birden fazla kısım kitaptan çıkarılarak Rusya'da yayımlanmaya devam etmiştir.

Bu eşsiz eser hatta kimilerine göre Dostoyevski'nin en iyi eseri olarak tanımlanan bu eser peki ne anlatıyor derseniz; hikayede yine Dostoyevski'nin birçok eserinde olduğu gibi otobiyografik ögelerin de mevcut olcuğunu söyleyebiliriz.

Tipik bir Rus ailesinin öyküsünü okuyoruz aslında. Fyodor Karamazov ve ailesinin başından geçenleri kitapta görüyoruz. Birden fazla evlilik yapan Fyodor'un evliliklerinden çocukları var. Kitapta isimler uzun ve kültürümüze uzak olduğundan dolayı aile dizilimi ile ilgili şemalara sık sık bakmanız gerektiğini belirtmek isterim. Kitapta mirasla ilgili günümüzde ülkemizde de çok sık gördüğümüz aile içi kavgayı da görüyoruz.

Yine yasak aşk sonucu dünyaya gelen bir çocuk mevcut. Bu mevzuyu da kitaplarda genellikle görüyoruz. En son Tolstoy'un Savaş ve Barış kitabında görmüştük. Ben bu çocukların dünyada yaşama 1-0 geride başlamalarından dolayı daha güçlü, yıkılmaz, oturaklı, melankolik ve daha olgun karakterlere sahip olduğunu düşünüyorum. Bu kitapta da yine bu şekilde kurgulanmış.

Yine her Rus klasiğinde olduğu gibi her ismin bir farklı söylenişi de mevcut. Alyoşa aslında Aleksey, Vanya aslında İvan, Katya aslında Katerina gibi. Hatta bazen söylenişleri yumuşadığından isimlerin ya bu erkek miydi yoksa gibi bir kara deliğe de çekiliyorsunuz. Aile şeması önemli.

Yine farklı birlikteliklerinden olan çocukların ilişki biçimleri de bir Türk aile yapısını hatırlattı bana. Baba ne kadar ortak olsa da herkes anne baba bir kardeşleri ile daha iyi anlaşıyorlar.

Kitaptaki aile içi cinayet olayı ve aşk konuları kitabı sürükleyici hale getiren önemli konu başlıkları idi. O nedenle bu tip kitaplar özeldir zaten. Tek bir konu ile değil, onlarca farklı konuyla merak uyandıran eserler başkadır.

Kitapta kardeşler arası aşk, aile içi cinayet, baba oğul arasında ortak kadına duyulan aşk, gayri meşru çocuk gibi onlarca entrikalı durum da var. Bu da pek tabii kimilerine göre mide bulandırıcı olsa da merak uyandıran diğer hadiseler.

Kitapta yine cinayetle ilgili verilen ceza da tatmin edici değil. 20 sene ağır bir işte çalışma cezası. Jürinin şu sözleri çok etkileyiciydi: "Bir masumu cezalandırmaktansa on suçluyu serbest bırakmak daha iyidir."

Fyodor Karamazov'un tam prototipi, Dostoyevski ile arkadaş olan Anna Filosofova'nın kayınpederi Dmitry Nikolaevich Filosofov'dur. Evlilikleri, eşlerinin karakterleri, 2 kere evlenmiş olması, çocuklarının karakterleri birbirine birebir benzer. Miras konusunda o da çocuğuyla büyük sorunlar yaşamıştır.

Dostoyevski, Karamazov Kardeşler romanında kendisinin portresini çizmiştir. Erken romantik (Dmitry), ateist (Ivan), geç dönem(Alyosha) bu prototipe iyi birer örnektir.

Yine kitapta dönemsel mantık hatası da vardır: O dönemki kanunda bilirkişiler tanık olarak dinlenemezken, kitabın sonunda Mitya aleyhine bir doktor ifadede bulunmuştur.

Kitapla ilgili şunu da belirtmekte fayda var: Tipik bir cinayet hikayesi gibi olay örgüsüyle hareket eden bir kitap değil. Fikir, ahlak, felsefe ağırlıklı bir roman. Amaç okuyucunun zihnini ve duygularını etkilemektir yani. Olayı çözmek değildir. Zaten kitaptaki anlatıcı da her şeyi bilir. Ahlak bekçiliği yapar. Saf ve basit bir dil kullanır. Daha güvenilir ve nesnel bir anlatıcıya sahiptir.

Kitapta yine felsefe çok üst boyutta. Bu durum,diyaloglara bile yansımış durumda. Dostoyevski kitabında kendi fikirlerini yansıtmaktan çekinmemiştir.Ruhun ölümsüzlüğüne inanan Dostoyevski, ruh ölümsüz değilse, o zaman erdeme ihtiyaç yoktur diyor örneğin bir diyalogda.

"Tanrı yoksa her şey mübahtır." zihniyeti Dostoyevski'nin kitaptaki ana bakış açısının bir özetidir. Ateist olduğunu da Dostoyevski'nin bilmekte fayda var.

Kant'ın bakış açısı ile Dostoyevski'nin Karamazov Kardeşler romanındaki bakış açısı birebir aynıdır. Bu uzmanlar tarafından tespit edilmiştir. Karamazov kardeşlere eziyet eden sorunların sorunsalı, Saf Aklın Eleştirisi'nin dört ana antinomisi ile aynıdır :

Dünya yaratılmış ve sonlu mu? - Dünya ezeli ve sonsuz mu?

Ölümsüzlük var mı - Ölümsüzlük yok ve her şey yok edilebilir mi?

İnsan iradesi özgür mü? - Özgürlük yoktur, yalnızca doğal zorunluluk vardır (doğa kanunu)?

Dünyanın Tanrısı ve Yaratıcısı var mı - Dünyanın Tanrısı ve Yaratıcısı yok mu?

Kitap en iyilerden mi bilemem tabii ki. Birçok kıymetli eseri okumadım. Ama çok iyi bir eser olduğu kesin.

Kitaba puanım tabii ki 10.

Yorumlar

  1. Ilknur, başarılı bir blog 👏

    YanıtlaSil
  2. Taktir ettim bizlere böyle güzel sunduğunuz için teşekkürler 🤍

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ali Bektaş ve Gün Yüzü kitabı incelemem

Ali Bektaş, bence edebiyat dünyasının gerçek bir neferi. Kendisi ile bilen iyi bilir ki güzel bir dostluğumuz ve bidünyakitap çatısı altında da ortak bir çalışma alanımız var. İncelemeyi şunu belirtmeliyim ki; ne yazar, ne de kitap bazında objektif düşünce dışında yazmayacağım, bunu incelemeyi okuyan okur dostlarımın bilmesini her şeyden evvel rica ederim. Kitap yazmanın değil, basmanın bile zor olduğu bir dönemde yayınevi açarak bence büyük bir cesaret önderi olarak da ben Ali Bektaş'ı hep yorumlamışımdır. Kitap dünyasına girenler aslında nahif olması gereken bu dünyada çok fazla torpil vs döndüğünü de bence iyi bilir. Benim istediğim oranda kitabın basılır, benim organize edeceğim sadece etkinliklere katılabilirsin, benim istediğim sene dolmadan başka yayınevine geçemessin, ikinci baskı problemleri, editöryel, kapak tasarımı ile ilgili problemler, baskıda kalitesizlikler, ilgisiz yayınevleri vs vs. Saymakla bitmez. Bu dünyanın kitap grubu kurduktan sonra bende çok merkezine oturm...

Ahmet Ümit - Yırtıcı Kuşlar Zamanı İncelemem

Ahmet Ümit'i artık herkes çok iyi tanıyor, o nedenle uzun uzun onu anlatmayacağım. Polisiye denilince bence açık ara ülke edebiyatımızın yetiştirdiği en önemli isim. Bu kitapta da bu kalitesini yine tatmin edici ölçüde ortaya koymuş. Daha önce Ahmet Ümit'in 2 kitabını okumuştum. Bunlar Kayıp Tanrılar Ülkesi ve Patasana kitapları idi. Bu iki kitabı daha çok sevdim. Bu kesin. Hatta kendimce doğal olarak Ahmet Ümit polisiyesi birbirine çok benzeyen iki kitap olduğu için yani tarihi ögelerin olduğu bir kurgu olduğundan dolayı bu şekilde hep sanırım yazıyor diye bende bir düşünce oluşmuştu. O iki kitapta ana kahramanlar Başkomiser Nevzat değildi. Nevzat, sonradan kitabın bir noktasında ortaya çıkan bir karakterdi. Ama bu kitapta kitap baştan sonra Nevzat'ın zihninin etrafında dönerek ve onun ben diliyle anlatmalarıyla şekillenerek ilerliyor. Benim okuduğum kitaplardan farkı sanırım bu ve tarihi ögeler idi. Ahmet Ümit'in mitoloji sevgisini ve merakını onu tanıyan ve kitapları...

Agatha Christie - Acı Kahve İncelemem

Acı Kahve aslında Agatha Christie'nin bir oyunudur. 1930 senesinde yazılmış ve sahnede uzun yıllar bu oyun oynanmıştır. Bu Agatha'nın ikinci büyük yükselişidir. Aynı zamanda da ilk yazdığı oyun senaryosudur. Roman versiyonu orijinal metin değildir. Yani okuduğumuz bu kitap Agatha'ya ait bir fikirdir. Cümleler ona ait değildir. Romanlaştırma, Avustralya doğumlu yazar ve klasik müzik eleştirmeni Charles Osborne tarafından yapılmıştır. Kısaca konusu şudur: Bir bilim adamı olan Sir Claud Amory atom patlayıcısı için bir formül geliştirmektedir ama bu formul çalınır. Tabii ki bu hırsızlığı çözecek kişi Agatha'nın her kitapta neredeyse olan Hercule Pairot'tan başkası değildir. Ev halkı şunlardan oluşuyor: Claud'un kız kardeşi Caroline, yeğeni Barbara, oğlu Richard, Richard'ın İtalyan karısı Lucia, sekreteri Edward Raynor ve Lucia'nın eski arkadaşı Dr. Carelli. Burada güzel bir oyun oynanır. Bir kahve siparişi edildiği esnada, Claud bu formülü çalan kişinin ışık...